Horizon Forbidden West Oynanış
8.7 PlayStation 5
Horizon Forbidden West İnceleme

Yaklaşık 100 saatlik oynanışın ardından Horizon Forbidden West nihayet bitti. İncelemeye geçmeden evvel şunu söyleyebilirim ki, Guerilla Games önceki hatalarından ders almış ve çok daha başarılı bir iş ortaya koymuş.

Yeni nesil konsollara geçişin ve Unreal Engine 5 oyun motorunun tanıtılmasından sonra, oyun dünyasında ‘’yeni nesil oyun’’ etiketi çokça kullanılmaya başlandı. Ancak ne yazık ki oyuncular Horizon’nın çıkışına kadar tam manası ile yeni nesil bir oyun oynama tecrübesine erişemedi. Oyuncular olarak elbette yeni nesil oyunlar hakkında tahminlerimiz vardı. Fakat açık konuşmak gerekirse ben bu kadarını beklemiyordum. Horizon Forbidden West, sahip olduğu görsel kalite ile gerçekten fark yaratan ve “işte, yeni nesil oyun bu” dedirten bir tasarıma sahip.

Oyuncular olarak bugüne kadar grafik kalitesi anlamında pek çok başarılı iş gördük. Fakat sanıyorum ki Horizon’da gördüğümüz görsel kalite tüm zamanların en iyisi. Horizon Forbidden West inceleme yazısında bunun nedenlerine daha detaylı şekilde iniyor olacağım.

Oyun benim için genel anlamda oldukça keyifli bir tecrübe olsa da şikayetçi olduğum ve rahatsız olduğum noktalar nadir de olsa mevcut. Genel çerçeveden bakacak olursak, Horizon Forbidden West ortalamanın hayli üstünde bir yapım. Oyun esnasındaki deneyiminiz boyunca yapabileceğiniz pek çok şey mevcut. Oyunda ayrıca savaş mekanikleri oldukça eğlenceli. Hikâye ve hikâye sunumu ise, tempo sorunlarına sahip olsa da oyun genel anlamda oldukça heyecan verici ve merak uyandırıcı. Dilerseniz ben lafı daha fazla uzatmadan yavaş yavaş Horizon West Forbidden inceleme yazısına geçelim.

Aloy Artık Çok Daha Olgun

Horizon Forbidden West Aloy

Oyundaki ana karakterimiz olan Aloy, ilk oyuna kıyasla bu sefer daha olgun bir kişiliğe sahip. Oyun boyunca Aloy, sahip olduğu yükün farkında olan ve işlerini gerekli ciddiyetle yapmaya çalışan bir karakter. Aloy yeni oyunla birlikte insanlara kılavuz olamaya başlıyor, ekip kuruyor ve onların hayatlarını, gelişimlerini ve ilişkilerini gözlemliyor, onlara rehberlik ediyor.

Aloy, Horizon Forbidden West ile birlikte artık kulaktan kulağa yayılan bir mit, bir efsane haline geliyor. Karakter olarak nereye gidersek gidelim insanlar bizi ve şanımızı mutlaka bir şekilde duymuş oluyor. Halk kendi arasında bizim adımızı fısıldarken, meyhanelerde şerefimize kadehler kaldırılıyor. En yiğit savaşçılara bizim serüvenlerimiz anlatılıyor.

Horizon Forbidden West ile birlikte ana karakter olarak artık oyunun içerisinde kendi sorularına cevap bulmaya çalışan bir karakterden çıkıp, insanların kurtarıcısı olan bir pozisyona doğru evriliyoruz.

Aloy, ilk oyunda görece daha duygusal yapıda bir karakterdi. Duyguları inişli çıkışlı olan karakterimiz, olaylara göre farklı reaksiyonlar verebiliyordu. Horizon Forbidden West’te ise ana karakterimiz artık çok daha oturaklı. Yaşadığı dünyanın, çevrenin bilincinde ve farkında olan Aloy, insanlığın aynı zamanda da tüm dünyanın sorumluluğun kendi omuzları üzerinde olduğunun net bir şekilde farkında ve ona göre davranmakta.

Oyun tecrübem boyunca gerek yan görevlerde gerekse ana hikâyede Aloy aşağı yukarı hep aynı ruh hali ve kişilik yansıması ile ilerliyor. Olaylara karşı olgun bir biçimde yaklaşan karakterimiz, gerektiğinde insanları sakinleştiren, sahip olduğu vizyona ve misyona yürüme odaklı bir karakter olarak dizayn edilmiş. Oyun boyunca Aloy’un tavrı ‘’Evet sorunlar olabilir, ancak bunlar şu an için sandığınız kadar önemli değil. Dünya olarak yok olmanın eşiğindeyiz ve bu sorunun üstesinden gelebilmem için bana yardımcı olmanız gerekli’’ şeklinde oluyor.

Bu durum Aloy’un ruhsuz ve duygusuz bir karakter olduğu hissine kapılmanıza yol açmamalı. Zira ana karakterimiz her ne kadar çizgisel bir duygu durumu içerisinde gibi görünse de ara ara duygu ve davranışlarında iniş ve çıkışlara şahit olabiliyoruz. Az önce de dile getirdiğim üzere Aloy tüm dünyanın ve insanlığın kaderini omuzlarında taşıyan bir karakter. Aloy, her ne kadar pek çok olay karşısında güçlü ve dik bir duruş sergilese de yer yer maruz kaldığı baskının altında eziliyor ve isyankâr bir tavır takınabiliyor.

Oyun tecrübem boyunca tıpkı Aloy gibi ben de sorumluluğu üzerimde hissettim ve bu kimi zaman bana kendimi çaresiz hissettirdi. Bu, bir oyun için muazzam bir başarı. Bu durum benim karakter ile güçlü bir şekilde bağ kurabildiğim anlamına gelmekte. Ne yazık ki günümüzde çoğu oyun bunu başaramıyor.

Oyunun ana karakteri ile oyuncunun sıkı bir bağ kurabilmesi, oyuncunun oyunu daha iyi benimseyebilmesi ve özümseyebilmesi için oldukça önemli bir husus. Böylelikle oyuncu, oyuna karakterin penceresinden bakabiliyor ve oyunu yaşıyor gibi oynayabiliyor. Elbette bu durum bir oyuncu olarak oyundan sıkılmamızın ve oyunu yarıda bırakmamızın önüne geçen önemli etkenlerden biri.

Yan Karakterler

Horizon Yan Karakterler

Normal şartlarda yan karakterleri tek tek yazan bir editörüm. O karakterlerin sahip olduğu hayatlar, oyuna etkileri, iç dünyaları ve onlara dair pek çok konuyu ele alırım. Lakin Horizon Forbidden West, yan karakter açısından oldukça bol. Söz konusu bu yan karakterler ve sahip oldukları hikayeler, kendi başlarına ayrı bir yazı olabilecek nitelikte. Dolayısı ile kendi normlarımın dışına çıkarak bu incelemede yan karakterleri tek tek incelemek yerine genel bir incelemede bulunacağım.

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Az önce yukarıda yazdığım gibi oyuna etki eden yan karakterlerin bu denli içeriklerinin dolu olması ve her birinin kendine öz özel hayatlarının, hikayelerinin olması, oyuna ne denli özenildiğini ve oyun tasarımının ne derece iyi yapıldığının harika bir göstergesi. Oynadığımız çoğu oyundaki yan karakterleri bir düşünün. Genellikle hayatları, düşünce tarzları ve davranış şekilleri hakkında pek bilgi sahibi olamayız. Aynı şekilde bu karakterler ile bağ kurmakta da zorluk çekeriz.

Bu durumun en büyük sebebi ise ne yazık ki yine son dönemlerde çokça eleştirdiğim ancak stüdyoların sıklıkla başvurduğu özensiz karakter tasarımları. Son birkaç yıl içerisinde oyun stüdyoları eskiye nazaran hem ana karakter hem de yan karakter tasarımına eskiden olduğu kadar özen göstermiyor. Genellikle benzer özelliklere sahip tek tip bir ana karakter ve yüzeysel bir yan karakter ile tüm oyunu geçirir olduk. Bu durum AAA oyunlardan ne yazık ki bağımsız yapımlara kadar bu şekilde olmaya başlamış durumda.

Horizon bu noktada oldukça özverili bir iş ile bizi karşılıyor. Oyunda yer alan yan karakterler bir oyunun yan parçaları olmaktan ziyade, bizim ailemizin, hayatımızın bir parçası oluyorlar. Horizon Forbidden West ile birlikte Aloy, kendisine bir ekip kurmaya başlıyor ve hem ilk oyundan tanıdığımız bazı isimler, hem de ikinci oyundan bazı karakterler bu ekip içerisinde yer alıyor.

Oyunda yer alan ekibimiz hem gerçek anlamda bizim kendimizi yalnız hissetmemizin önüne geçiyor, hem de oyunun işleyişi anlamında oyuna güzel enstantaneler ve hikâyeler katıyorlar. Ekibimize kattığımız her yeni üye ile birlikte üssümüz büyüyor, genişliyor ve renklenmeye başlıyor. Söz konusu bu yan karakterleri oyun boyunca sürekli olarak sağda solda görmüyoruz. Genellikle bu karakterler ana görevi alırken ve ana görevi bitirirken ana üstte karşımıza çıkıyorlar.

Bu karakterleri her gördüğümüzde onların gelişimlerine, hayatlarına tanıklık ediyoruz. Bir yandan biz hikâye akışında kayıp giderken, onlar da kendi hayatlarına devam ediyor ve bizim amacımıza, ilerlememize yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bu süreçte her geçen gün üsse daha fazla yayılan ekip üyelerimiz, üssü kendi beğenilerine göre ufak ufak değiştirirken, adeta oyunda görevleri aldığımız ve teslim ettiğimiz yere yaşam getiriyorlar.

Horizon bu yapısı ile aslında oldukça önemli bir iş daha başarmış oluyor. Normal şartlarda söz konusu bu ekip üsde yer almasaydı bizim için görev merkezi çok daha sıkıcı, basit ve soğuk bir metal yapı olacaktı. Bu hamle ile üsse gitmek, oradaki kurduğumuz ve kurulan kısıtlı yaşamı görmek, oradaki karakterler ile konuşmak oyunu ve görev merkezini çok daha keyifli hale getirmiş durumda.

Üsse gelen her bir ekip üyesi ile öncesinde tanışıyor, belirli bir görevi yapıyor, kim olduğunu, olaylara nasıl yaklaştıklarını ve nasıl kişiler olduklarını öğreniyoruz. Bu oynanış tercihi ile birlikte ekibimizdeki insanları gerçekten ailemiz gibi hissetmeye başlıyoruz. Oyun boyunca arada sırada Aloy’un yalnızlıktan dem vurması da bu ekip üyelerinin değerini ayrı bilmemize yol açıyor.

Horizon’ın üsse koyduğu ve aile ortamı yarattığı karakterler, birbirinden neredeyse tamamen farklı. Ben Guerilla Games’in bu denli detaylı bir yaklaşım sergileyeceğini tahmin etmezdim. Üsde yer alan her bir karakter gerçekten yaşayan ve karakteri olan NPC’ler. Kendi aralarında çıkmazlar, aşklar, flörtler, kızgınlıklar ve kavgalar yaşıyorlar. Üstelik bunların hepsi oldukça doğal bir şekilde ve mantık çerçevesine oturtularak yapılmış. Bir karakterin bir karakter ile neden ters düştüğünü ya da diğer karakterlerin neden birbirilerini sevdiklerini anlayabiliyorsunuz. Evet burada bir mantık var diyebiliyorsunuz.

Bu ve bunun gibi detaylar özellikle şimdi klavye başına geçince bir kez daha farkına vardığım şeyler oluyor. Bu tarz detaylar oyunun ne denli tutku ve sevgi ile üretildiğini gösteren şeyler. Yıllardan bu yana oyunların sadece maddi kaygılar doğrultusunda yapıldığından şikayetçi olan bir oyuncu olarak, Horizon gibi oyunları görmek beni mutlu ediyor.

Bahsettiğim üzere her bir yan karakter gerçekten bir yaşanmışlığa ve kişiliğe sahip. Her birini ayrı ayrı yazacak olsam incelemeyi en az 7-8 sayfa daha uzatmış olurum. O yüzden üzülerek de olsa yan karakterlerden bahsetmeyi bırakmam gerek.

Düşman Çeşitliliği

Horizon Forbidden West Yan Karaktrerler

Horizon, dile kolay toplamda 43 farklı makine cinsinden düşman tipine sahip. Buna ek olarak asiler ve Zenithler de mevcut. Yani kısacası oyun, tahmin edebileceğiniz üzere düşman çeşitliliği açısından oldukça zengin bir yapım.

Horizon serisini özel kılan en önemli mekaniklerden biri de şüphesiz ki oyunun sunmuş olduğu düşman çeşitliliği. Oyunda yer alan düşman tiplerinin (makineler) neredeyse hiçbiri benzer özellikler taşıyan canavarlar değil. Pek çok canavarın farklı saldırı şeması mevcut. Bu duruma ek olarak düşmanların sahip olduğu zayıflıklar ve güçlü olduğu element tipleri de bulunmakta. Dolayısı ile düşman çeşitliliğinin ve çatışma varyasyonlarının bu denli yoğun olduğu bir oyunda, kendinizi çatışma esnasında tekrar ediyormuş gibi hissetmeniz oldukça güç.

Her bir düşmanın tasarımı oldukça başarılı şekilde modellenmiş. Düşman modellemeleri gerek yakın mesafeden baktığınızda gerekse uzak mesafeden baktığınızda sırıtmıyor. Düşmanların üzerinde yer alan her bir kablo, her bir detay rahatlıkla ayırt edilebiliyor. Düşman tasarımlarının başarılı yapılması, söz konusu makinelerin birbirinden kolaylıkla ayırt edilebilmesini de sağlıyor. Böylelikle oyun boyunca kendinize uygun taktiği belirleyebiliyor ve ona göre yol izleyebiliyorsunuz.

Düşman çeşitliliği açısından Horizon Forbidden West, bana tam da istediğimi veriyor. Oyunda yer alan düşmanların özenli tasarımı, onların akılda kalıcılığına katkı sağlıyor. Pek çok oyunda olduğu gibi silik ve akılda kalmayan düşman tiplerinden ziyade, Horizon’da yer alan neredeyse tüm düşman tipleri zihninize kazınıyor. Hatta bazıları halen en büyük korkulu rüyalarım. Bir oyunun, oyuncuya bunları hissettirebilmesi elbette bu alanda ne kadar başarılı olduğunun ispatı.

Oyunda yer alan baş düşmanlar ise görece daha zayıf kalmış karakterler diyebilirim. Günümüz oyun dünyasının yaşadığı sorun, Horizon’da da baş göstermiş durumda. Oyunda net bir baş düşmanımız var demek zor. Elbette baş düşmanımız ya da düşmanlarımız mevcut. Ancak bunlar inanılmaz derecede akılda kalıcı ve üzerlerine çok yazılıp çizilmiş derinlikli karakterler değiller.

Horizon’da belli bir baş düşman tercihinden ziyade, zaman, doğa koşulları ve belli bir ayrıcalıklı sınıf baş düşman olarak tasarlanmış. Elbette bu durum oyunun tasarım tercihinden kaynaklanıyor olsa da ben bir oyuncu olarak oyunda karşımda nitelikli, içi dolu ve beni karmaşaya sürükleyen, gri alanlarda gezen iyi bir baş düşman isterdim. Bu durumun yokluğunu oyun deneyimim boyunca ciddi anlamda hissetmesem de yer yer baş düşman eksikliği kendini oyuncuya hissettirmekte. Yani bu durumu nasıl açıklayabilirim pek emin değilim. Oyunlarda öfkelenir, sinirlenir ve baş düşmandan intikamımızı almak isteriz. Söz konusu duygu durumu bizi gitgellere sokar ve duygu anlamında daha canlı hissetmemizi sağlar. İşte bu durum ne yazık ki Horizon’da eksik kalıyor.

Horizon Forbidden West, Hikâye ve Sunum Açısından Ortalamanın Üzerinde Bir Yapım

Horizon Forbidden west İnceleme

Horizon’da hikâye ve sunum alt başlığı beni ortada bırakan ve kararsız kalmama yol açan bir yapıya sahip. Oyunda memnun olduğum şeylerin yanı sıra, şikayetçi olduğum noktalar da bulunmakta. Ancak şikayetçi olduğum durumların sebebinin kendi şımarıklığımdan mı kaynaklandığının, yoksa oyundan ötürü mü olduğunun kanaatine varabilmiş değilim. Öncelikle hikâye anlamında övgülerimin olduğu konuları ele alayım.

Horizon Forbidden West, tıpkı serinin diğer oyununda da olduğu gibi merak uyandırıcı ve heyecan verici bir yapıya sahip. Oyun, oyuncunun merak duygusunu çok tatlı bir şekilde kaşımayı başarıyor. Horizon sahip olduğu bilimkurgu tabanlı hikâyeyi, bu oyunda da başarılı bir biçimde sürdürmeyi başarıyor. Özellikle yeni karakterlerin oyuna katılması ile birlikte bir oyuncu olarak merak seviyemin pek çok noktada tavan yaptığını rahatlıkla ifade edebilirim.

Oyunda yer alan hikâye anlatımı gereksiz şekilde uzatılıp ağdalanmamış. Hatta oldukça konsantre bir yapı var bile diyebilirim. Horizon, diğer oyunlarda olduğu gibi ana hikâyenin suyunu çıkaran ve konuyu uzadıkça uzatan bir yapım değil. Hatta oyunda toplamda 14 ana görev bulunmakta. Bu görevleri tamamladıktan sonra oyunda hikâye anlamında sona ulaşmanız mümkün. Ancak belki şikayetçi olabileceğim ilk durum bu noktada karşıma çıkıyor. Oyunun ana hikayesinin uzunluğundan ve ana görev sayısından her ne kadar memnun olsam da seviye sistemi beni biraz üzen bir durum oldu.

Horizon Forbidden West kendi içerisinde bir seviye sistemine sahip. Bu seviye sistemi diğer oyunlara kıyasla biraz daha farklı. Oyunda seviye atladıkça aslında ciddi seviyede bir güçlenme olmuyor. Fakat düşürdüğünüz ve satın alabileceğiniz eşyaların değeri yükseliyor. Dolayısı ile güçlü düşmanlara karşı mücadele edebilmek adına iyi ekipmanlara ihtiyaç duyuyoruz. Bu duruma ek olarak karakter geliştirmesi de yine oyunun sonlarına doğru oldukça önem kazanmaya başlıyor.

Horizon, oyunun sonuna gitme noktasında oyuncuyu serbest bırakıyor. Oyuncu, dilerse hiçbir etken ile uğraşmadan hızlı seyahatler ve binekler kullanarak hızlı bir şekilde ana hikâyeyi bitirebilir. Ancak bu noktada oyuncu, muhtemelen oyun sonuna doğru düşmanları ile baş etmekte zorluk yaşamaya başlayacaktır. Bu elbette düşmanları yenmeniz imkânsız hale geliyor anlamı taşımıyor. Ancak bir düşmanı yenebilmek için oldukça uzun zamanlar harcamak, oyunun sıkıcı bir hal almasına yol açabilir. En nihayetine bir düşmana az az vurarak onu yenmeye çalışmak, bir noktadan sonra oyuncuyu çok fazla tekrar yapmaya zorladığı için işin eğlencesi kaçmaya başlayabiliyor. En azından benim için durum böyle.

Bilim kurgu temasını seven bir oyuncu iseniz Horizon’ın sahip olduğu hikâyeden gayet memnun kalmanız olası. Oyunda gerek ara sahnelerde gerek sinematiklerde, yüz animasyonları ve senkron kusursuz işliyor. Ancak şikâyetçi olduğum durumlar da yok değil.

Şikayetçi olduğum durumlardan ilki sinematik sahnelerin az olması. Bu denli güzel ve alt yapısı oldukça sağlam olan bir hikâyeye çok daha özenli ve çok daha fazla sinematik anlatı yakışırdı. Elbette bu Horizon Forbidden West’te sinematik anlatım az demek değil. Ancak ben daha fazla sinematik görmek isterdim.

Oyunun hikâye anlatısında izlediği yol daha rahatsız olduğum bir başka konu oldu. Söz konusu durum, oyunun hikayesine dair detayların ses kayıtları ve metinler ile anlatılması. İlk oyundan bu yana Horizon ses kayıtları, holografik görüşler ve metin belgeleri ile oyunun dünyasına dair oldukça detaylı bilgiler veriyor. Genelde ana hikâye yapısının bu yöntem ile desteklenmesinden hoşlanan bir oyuncuyum. Ancak ne yazık ki Horizon’da durumlar biraz farklı.

Bir oyunda ana hikâyeye ek olarak farklı kaynaklar ile oyunun evrenini ve hikayesini besleyecek iseniz bu ek kaynakların oyunun ana hikayesi hakkında önemli bilgileri barındırmıyor olması önemli. Horizon Forbidden West neredeyse sahip olduğu her bir ek kaynakta çok değerli bilgiler taşıyor. Üstelik bu ek kaynakları gözden kaçırmanız oldukça olası. Söz konusu bu ek kaynaklarda evrene ve hikâyenin öncesine dair oldukça önemli bilgiler yer alabiliyor. Oyun için oldukça önemli sayılabilecek olan bu kaynaklar oyuncudan sakınılmış oluyor ve bu çok üzücü. Ek kaynaklarda yer alan bilgiler genellikle kısa bilgiler ve kolaylıkla oyunun çeşitli noktalarında oyuna kısa ara sahneler ile serpiştirilebilirdi. Bu yazıdan sonra Horizon oynamaya karar verir ve oyuna başlar iseniz söz konusu ek kaynakları es geçmemeye özen göstermenizi tavsiye ederim.

Optimizasyon

Ne yazık ki oyun dünyasının kanayan ciddi bir sorunu haline gelmeye başlayan optimizasyon sıkıntıları, Horizon Forbidden West’te de baş gösteriyor.

Horizon Forbidden West İnceleme sürecim boyunca pek çok defa optimizasyon sorunu ile karşı karşıya kaldım. Söz konusu sorunların oyunu kıran ve performansa bağlı sorunlar olmadığından, bir nebze daha kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum. Yaşadığım sorun ise ağırlıklı olarak kaplamalar ile alakalı oldu. Oldukça geç gelen hatta bazen hiç gelmeyen kaplamalar yer yer oyunun bütünlüğünü bozabiliyor. Bu durum da oyunun atmosferinden çıkmanıza ve oyunun sürükleyiciliğine, oyun deneyimine zarar veriyor.

Görsel kaplama sorunlarının dışında bazı animasyon hatalarını da yine optimizasyondan kaynaklı olduğunu düşündüm. Buna en basit örnek ise birkaç defa tutunduğum yerden bir anda düşmem oldu. Yani öylece dağın bir yamacına tutunmuş yukarı doğru usul usul tırmanırken, bir anda tutunduğu yerden kayıp düşen karakterimi izlemek sinir bozucuydu. Söz konusu bu durumu oldukça nadir yaşasam da yine de tüm deneyimlerimi aktardığım bu incelemede yer vermezsem olmazdı.

Oyunun performans noktasındaki kararlılığına da değinmeden geçmek istemiyorum. Ben oyun boyunca performans ayarlarını kullanmayı tercih ettim. Açıkçası görüntü kalitesinde de olaylar sırıtmıyor ancak günümüzde artık 30 fps oyunları benim gözüm kaldırmaz hale geldi. Asıl konuya dönecek olursam, oyun deneyimim boyunca performans ile alakalı en ufak bir sorun yaşadığımı hatırlamıyorum. FPS drop, donma, yeniden başlatma ve kayıt almama gibi teknik sorunların hiçbirini yaşamadım.

Ne yazık ki bir süredir çıkan oyunlar, ilk gün yaması ile toplarız beklentisi ile optimizasyon sorunlarına sahip şekilde çıkmaya başladı. Bu durumdan oldukça şikayetçi olan bir oyuncu olsam da artık durumu kabullenmiş durumdayım. Keşke biz de oyunlara para verirken eksik verip, ilk hafta yaması ile ödemenin geri kalanını verebilsek belki o zaman daha adaletli bir durum olurdu. Oyun stüdyolarının bu konudaki tembellikleri ve benim mızmızlanmalarım bambaşka bir yazının ya da videonun konusu olur. O yüzden bu konuyu geçiyorum.

Renk ve Işık Kullanımı

Horizon Grafik

Daha şimdiden güzelliği ile dillere nam salmış olan Horizon Forbidden West, tahmin edebileceğiniz üzere son derece başarılı renk ve ışık kullanımına da sahip. Oyunda renk kullanımı tüm alanlarda oldukça doğru ve ton geçişleri yumuşak. Bu da oyunu oynarken dikkatinizin dağılmamasını sağlıyor. Bu sayede oyuna daha iyi odaklanabiliyor ve düşmanlarınız ile olan savaşlarınızda odağınızda kayma söz konusu olmuyor.

Oyunda yer alan genel tasarım fütüristtik, metal, doğa ve stilize hatlara sahip. Oyunun tasarım çizgilerinden de anlayabileceğiniz üzere Horizon Forbidden West’te tıpkı bir önceki oyunda olduğu gibi metal, yeşil, mavi ve kırmızı renkler ve bu renklerin tonları hâkim. Oyunda yer yer mor ve tonlarının kullanımına rastlasak da ne yazık ki bu rengin kullanımı konusunda stüdyo elini biraz cimri tutmuş. Bir oyuncu olarak Horizon oyunlarına mor rengini ve tonlarını da yakıştıran biriyim. Umarım bu dileğim diğer oyunlarda gerçekleşir. Horizon her ne kadar 4 rengin etrafına kurulmuş bir oyun gibi görünse de Guerilla Games uyguladığı ton ve ışık teknolojileri ile geniş bir yelpaze yaratmayı başarmış.

Horizon Forbidden West oynarken bir noktadan sonra sürekli aynı yerde geziyor, sürekli aynı yerlere gidiyor hissini pek yaşamıyorsunuz. Gittiğiniz çoğu lokasyonda doğru ışıklandırma ve renk kullanımı ile keşif duygusu güzel desteklenmiş.

Oyunda yer alan ışıklandırma ise son zamanlarda gördüğüm en başarılı kullanımlardan birine sahip. Ağaçların ve dağların arasından huzme şeklinde usul usul sızan ışık, sizi kucağına alıp huzuru bulmanıza yardımcı olabiliyor. Canavarlar ile kapışmadığınız sürelerde Horizon Forbidden West’tin dünyasının gerçekten huzur verici bir dünyası var diyebilirim. Bu duruma ek olarak su ışıklandırmaları da yine keza oldukça başarılı. Suya daldığınızda yavaş yavaş azalan ışık ve kırılmalar, oyuncuya oldukça gerçekçi bir his veriyor.

Genel olarak oyun, dünyada ışık yansımaları ve gölgelendirmeler açısından da başarılı bir iş ortaya koymuş durumda. Bazı noktalarda gerçekten ağzımı açık bırakmayı başarmış bir yapım oldu diyebilirim. Oyunda yer alan NPC’ler eğer bir çatının ya da yapının vs altında durduğunda, doğru açı ve ışık var ise üzerlerinde gölgelendirmeler gerçekçi bir şekilde durabiliyor. Örneğin siz bir NPC ile konuşurken o karakterin yüzünün bir kısmının gölgede, bir kısmının güneş ışığı altında olduğunu görebiliyorsunuz. Bu gibi detaylar oldukça küçükmüş gibi gözükse de, başarılı oyunları o noktaya götüren detaylar, oyunun sahip olduğu kalite seviyesidir.

Oyunda yer alan iç mekân aydınlatmaları da bir o kadar başarılı. Bazı oyunlarda ne yazık ki gerek iç mekân ışıklandırmalarında gerekse dünyanın genel çehresinin ışıklandırmasında sorun olabiliyor. Daha doğrusu aydınlatmasında. Horizon, bu noktada oyuncuya zorluk çıkaran bir yapım değil. Oyunda yer alan her bir mekânı ve lokasyonu rahatlıkla görebiliyor ve görsel detayları rahatlıkla ayırt edebiliyorsunuz.

Işıklandırma ve renk kullanımı açısından söyleyeceğim son şey ise, söz konusu araçların kullanımının, oyunun genel tasarımı için tahsis edilmemiş olduğunun altını çizmek istiyorum. Horizon Forbidden West’te kullanılan renk ve ışıklandırma, sıradan bir gereklilik olmaktan ziyade Horizon için oyunun sahip olduğu estetik algısını yansıtabilmenin bir yolu olmuş. Renk ve ışık detaylarına baktığınızda Horizon Forbidden West’in bu alanda sanatçıların ellerinden çıktığını ya da sanatçıların da ellerinden geçtiğini fark edebiliyorsunuz. Bunu fark etmek için oyunun sahip olduğu detaylara bakmanız ve görmeniz gerek. Ancak eğer bunu yaparsanız oyunun sahip olduğu evren size kat be kat daha fazla keyif veriyor olacaktır.

Horizon Forbidden West Oynanış Mekanikleri

Horizon Forbidden West Oynanış

Oyunun başarısını parlattığı bir başka noktada elbette sahip olduğu oynanış mekanikleri. Horizon oyuncuya sunduğu çeşitlilikle, neden başarılı bir oyun olduğunu bir kez daha ispatlamakta.

Serinin ilk oyunundan da aşina olduğumuz üzere, oyunda yer alan her bir düşman çeşidinin dayanıklı ve zayıf olduğu elementler bulunmakta. Bu durum da oyuncunun, oyunu daha dikkatli ve daha çeşitli oynamasına yol açıyor. Envanterinizde birden fazla silah bulundurmanın yanı sıra, bu silahların hangi elementleri barındırdığına da özen göstermek gerekiyor.

Konuyu örnek vererek açayım. Horizon’da herhangi bir düşmana gideyim de alelade ok atayım derseniz işiniz zor demektir. Belki düşük seviye sayılabilecek düşman tiplerini çok zorlanmadan alt edebilirsiniz. Lakin çetin ceviz olan düşmanlar size soğuk terler döktürecektir. Bu yüzden bu tip bir düşmana yanaşırken önce parça tesirli oku kullanabilirsiniz. Bu sayede iri ve güçlü olan düşmanlarınızın savunma ve saldırı için kullandığı önemli parçaları düşürebilirsiniz. Böylelikle savaş esnasında rakibinizin size karşı avantaj sağlamasının önünü kesebilirsiniz. Parça tesirli oklar genellikle hasar olarak düşük olsalar da düşmanların sahip oldukları ekipmanları düşürmesi açısından oldukça önemli bir ok çeşidi.

Düşmanınızın analizini yaptınız ve parça tesirli okunuzu kullanarak onun sahip olduğu önemli avantajları ortadan kaldırdınız. Sırada düşmanınızı önceden hazırlamış olduğunuz tuzaklara çekmek var. Söz konusu tuzaklar ile düşmanınıza hasar verirken, aynı zamanda maruz kaldığı şok ile ona karşı ek avantajlar kazanabilirsiniz. Yeterli zaman ve mesafe kazanabilirseniz, cephane yerleştirmesi biraz zaman alan ancak oldukça yüksek hasar oranına sahip çoklu ok atan silahınızı da artık kullanabilirsiniz. Böylelikle bir anda düşmanınıza yüksek miktarda hasar boşaltabilirsiniz. Tüm bunların ardından düşmanınız zaafı olan element türünden bomba ya da oklar kullanarak düşmanınızı alaşağı edebilirsiniz.

Sadece anlattığım bu örnek bile Horizon Forbidden West’in ne denli çeşitlilik sunduğunu gözler önüne sermekte. Bunların yanı sıra oyunda gizlilik ögeleri ve yakın dövüş ögeleri de yer almakta.

Horizon, sahip olduğu karakter geliştirme seçenekleri ile de oyuncuya çeşitlilik sağlamaya çalışan bir oyun. Çalışan diyorum çünkü bu noktada oyunun ne kadar başarılı olduğu tartışmaya açık bir durum. Buna rağmen odak artışı ve hayatta kalma yeteneklerini geliştirerek etkili bir ilerleme sağlayabiliyorsunuz. Ancak aynı durum ne yazık ki yakın dövüş, casusluk, tuzak ve hack ögeleri için geçerli değil.

Oyunun başlarında Horizon’ın bana sunduğu hack özelliklerini kullanarak farklı bir ilerleme stratejisi gütmüş ve pek çok özellik puanımı oraya harcamıştım. Ancak ne yazık ki kısa sürede fark ettim ki bunların hiçbirinin önemi yok. Önemli olan hayatta kalma ve avcılık. Aynı ağaç üzerine olan diğer özelliklere de ağırlık vermek önemli. Bu iki ana dalın dışındaki dallara yetenek puanı harcamak işin biraz daha fantezi kısmını oluşturuyor diyebilirim.

Genel anlamda Horizon’ın sunmuş olduğu çeşitliğe bakacak olursak, tüm bunlar oyunu bir şekilde eğlenceli kılmayı başarmış durumda. Farklı düşman tiplerine göre farklı saldırı tiplerinin olması ve oyunun sizi bunu uygulamaya itiyor olması oyunu canlı tutuyor. Oyunda tek bir eşya kullanarak ve tek tip bir savaş gerçekleştirerek düşmanlarınızı yenmeniz pek mümkün değil. Bu yüzden oyunun ve oynanışın her daim canlı ve yeni kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Oyunda ilerleyerek, sürekli olarak farklı özellikler, silahlar ve oynanış mekanikleri keşfedebiliyorsunuz. Oyunu oynadıkça düşmanlarınıza karşı nasıl saldıracağınızı bilmeniz, oyundan daha fazla keyif almanıza yol açıyor. Özellikle bazı düşman tiplerine karşı önceden hazırlık yapmak ve strateji belirlemek de ayrı keyifli oluyor.

Horizon, silah çeşitliliği açısından da tahmin edebileceğiniz üzere oldukça çok çeşitlilik sunmakta. Hele ki bir noktadan sonra satın aldığınız her silahın en az iki farklı tipte saldırı türü olduğunu düşününce, oyunun sunduğu çeşitliliği bir kez daha tebrik ederim.

Yavaş yavaş oyunun oynanış mekaniklerine de tam manası ile değinmeye başlamam gerek. Herkes tarafından dillere pelesenk olmuş olan o soruyu da cevaplamak lazım. “Abi oyunun vuruş hissi nasıl?” Bu sorunun cevabı için ‘mükemmel’ cevabını vermem zor ama bu durumu kıran şey elbette devasa mechler ile kapışıyor olmamız. Horizon doğası gereği büyük ve mech düşmanlardan oluşan bir oyun. Dolayısı ile bu devasa düşmanlarımıza ok fırlattığımızda, kimi zaman vurduğumuz hasarı gösteren birkaç rakamdan başka bir şey görmeyebiliyoruz.

Bu durumun oyunda vuruş hissi yok mu acaba fikrine kapılmasına ise izin vermeyin. Düşmanlarınızın zayıf noktalarına vurdukça, parça düşürdükçe, ağır hasar verdikçe, element hasarına maruz bıraktıkça ve tuzağa düşürdükçe ayrı tatmin oluyorsunuz. Bunun sebebi de bu noktalarda oyunun vuruş hissiyatının harika olması. Düşen parçalar, çıkan sesler, partikül efektleri, kıvılcımlar, ses efektleri hepsi bir araya gelip oyuncuya muazzam bir haz verebiliyor.

Bu noktada unutulmaması gereken bir şey var. Horizon’da kimi zaman bir düşman ile belki 20 dakikadan fazla savaşabiliyorsunuz. Bu durumda bu sürenin tamamında yukarıda bahsettiğim durumların olması mümkün değil. Zaten olursa anormal ve göze batan bir hal alır. Bu yüzden de yine yukarıda belirttiğim gibi kimi zaman sadece verdiğiniz hasrı gösteren birkaç rakam görebilmeniz olası. Ancak bu durumun oyunun vuruş hissiyatına etkisinin olumlu ya da olumsuz bir katkı yapmadığını önemle ifade etmek istedim. Zira bu oyunda vuruş hissi yok denilmesini istemem.

Dualsense Performansı

Plyastation 5 aldığımdan bu yana belki de en çok şikayetçi olduğum ürün dualsense oldu. Bu cihazın performansından tam olarak faydalanabilmek adına her daim maksimum verim ayarında kolu kullanıyorum. Ancak görünen o ki kısa sürede bu sevdamdan vazgeçmem gerek. Bu durumdan vazgeçmeyi düşünmemin başlıca sebebi ise elbette ki şarj konusu. Dualsense benim gibi maksimum performans ayarlarında kullanıldığında, şarj anlamında oyuncuya ciddi anlamda sorun yaşatabiliyor.

Esas konuya gelecek olursam Horizon Forbidden West, dualsense için özel olarak optimize edilmemiş bunu rahatlıkla hissedebiliyorum. Evet oyun esnasında tetik tuşlarında sertleşmeler meydana geliyor. Ancak her bir silah türünde farklı hissiyat durumu ne yazık ki söz konusu değil. Birkaç özel eşyayı kullanırken tetik sertleşmesi durumu devreye girse de genel kullanım anlamında insanı şaşırtan ya da oyuncuya farklı bir deneyim sunan bir nokta ne yazık ki mevcut değil.

Dualsense, ses anlamında ise yine beklentilerimin altında kaldı. Oyun esnasında atmosferi güçlendirebilecek pek çok güzel ses efekti oyun kumandasına atanmış durumda. Oyunu oynarken kolla bir bütün olup bu sesleri her ne kadar duymak istesem de söz konusu sesler bana çok da başarılı olarak geçmedi. Sesi doğru anlayabilmek ve iyi duyabilmek adına her defasında kolu kulağıma yakınlaştırmak zorunda kaldım. Keşke önemli sesleri kola atamak yerine daha basit sesleri kola atasalardı. Bu arada koldan gelen sesleri ayırt edebilmek adına hem televizyonun hem de dualsense cihazların sesleri ile her ne kadar oynasam da istediğim performansı alamadım.

Horizon Forbidden West’in dualsense performansı ile ilgili olarak değineceğim son nokta ise elbette ki haptik geri dönüşler. Sony, Playstation 5’i pazarlarken dualsense ve haptik geri dönüş önemli bir pazarlama aracıydı. Ancak ne yazık ki pazarlama esnasında vaat edilen teknolojiye hala tam manası ile erişebilmek mümkün olmadı. Bugüne kadar bu durumu eleştirmek için hep ana AAA oyunlardan birinin piyasaya sürülmesini bekledim ve nihayet bu konuda hayıflanabilirim. Zira yine hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

Sony, bizlere farklı yüzeylerde gezinirken farklı titreşimler sağlayarak biz oyuncuların oyun deneyimini yukarı çekeceği vaadinde bulundu. Ancak ne yazık ki Horizon’da dahil olmak üzere, Astro’s Playroom dışında bu teknolojiyi hala oyunlarda tecrübe edebilmiş değilim.

Horizon Forbidden West yapısı gereği dünyasında pek çok farklı yüzey barındırmakta. Oyunda kimi zaman taş yolların olduğu bir kasabada gezinirken, kimi zaman bataklık, çim, kar, ıslak ve çöl gibi alanlarda gezindim ve ne yazık ki oyunu oynarken koldan aldığım geri bildirim hepsinde aynıydı. Sıradan titreşim… Evet sadece bir önceki nesile göre daha fazla ve daha güçlü titreşim. Umarım Sony, kısa sürede haptik geri dönüş olayına ağırlık verir ve en azından bu sefer biz oyunculara vaat edilen teknoloji sunulur.

Ses Tasarımı ve Müzikler

Horizon Forbidden West müzikler açısından çarpıcı bir iş koymasa da standartları yakalamayı başarmış bir yapım. Oyunda bazı sekanslarda ve lokasyonlarda müzik kullanımı doğru şekilde tercih edilmiş. Oyunun müzik seçimleri genellikle atmosferi güçlendirmek için yapılmış. Oyunun müziklerinin, efsane olmak ve adından çokça bahsettirmek gibi bir derdi yok. Bunu oyun deneyiminiz esnasında fark ediyorsunuz. Spoiler veremiyorum ancak, oyunun bir bölümünde gittiğiniz bir yerleşke ve oranın halkının yapmış olduğu müzikler harika. Ancak bu müzikleri kısıtlı bir süre deneyimleme imkânı yakalıyoruz.

Horizon Forbidden West için müzik kullanımı atmosferi güçlendirmek için kullanılan bir araçtan ibaret. Kullanılan müzikler genellikle vurmalı çalgılar üzerine yoğunlaşmakta ve çatışma esnasında tempo kazanmakta. Buradaki amaç elbette çatışma duygusunu alevlendirmek. Nitekim yapımcı stüdyo amacına ulaşmış durumda. Çatışma esnasında bize eşlik eden müzik gerçekten adrenalin seviyenizin arttırıyor ve bir tehlikenin içinde olduğunuzu hissetmenizi sağlıyor.

Ses tasarımı noktasına geldiğimizde ise Horizon iyi iş çıkarıyor diyebilirim. Seslerin nereden geldiğini gayet net bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Bu duruma ek olarak vuruş esnasında ve hareket esnasında çıkan sesler oldukça tok ve tatmin edici düzeyde. Oyunun sahip olduğu atmosferi yükseltmek adına kullanılan ses tasarım tercihleri ise ortalama. Oyunda yer alan mekanlarda, örneğin bir yerleşke ya da canavarların olduğu mekanlarda kullanılan sesler daha kaliteli ve daha çeşitli olabilirdi. Ancak yine de yapımcı stüdyo belirli bir kaliteyi tutturmayı başarmış durumda.

Görev Tasarımı ve Harita Dizaynı

Horizon Forbidden West İnceleme

Bu konu ile alakalı ilk olarak oyunun sahip olduğu harita dizaynına değinmek istiyorum. Horizon harita tasarımı olarak oldukça başarılı ve keşfetme duygusunu körükleyen cinsten tasarlanmış. Oyunda yer alan çevre tasarımı da oldukça iyi olmasından kaynaklı hızlı seyahat yapmak yerine genelde binek kullanmayı, glide ile süzülmeyi ve yayan şekilde yol kat etmeyi tercih ediyorsunuz.

Oldukça geniş bir harita tasarımına sahip olan Horizon Forbidden West, bazı noktalarda ise oyuncuyu yorabiliyor. Bunun sebebi ise oyunda çok fazla dikey alanın yer alması. Bazen bir noktadan diğer noktaya ilerlerken, sürekli olarak tırmanmak zorunda kalmak oyuncunun oyundan düşmesine yol açabiliyor.

Harita üzerinde yer alan sis bulutunu tıpkı bir önceki oyunda olduğu gibi Tall Neck’lere tırmanarak kaldırabiliyorsunuz. Bu sayede oyunun haritasında nerede ne var daha rahat görebiliyorsunuz. Harita üzerinde çeşitli canavarların bulunduğu alanlar, yerleşkeler ve keşfedilmeyi bekleyen özel yapıları görebiliyorsunuz. Bunun yanı sıra gitmek istediğiniz yönü işaretleme seçeneği de mevcut.

Horizon Forbidden West, görev tasarımı açısından da ortalamanın üzerinde bir yapıya sahip. Oyunda sadece ana görevleri izleyerek ilerleme kaydedebilirsiniz. Fakat yazının başlarında da belirttiğim üzere bu pek tavsiye ettiğim bir yöntem değil.

Oyun boyunca ana görev odaklı gittiğinizde hikâye dışından çok çıkmıyorsunuz ve kuvvetli bir anlatıya eşlik edebiliyorsunuz. Ancak bu noktada canımı sıkan bir şey var. Oyunun sonuna rahat gidebilmek adına grind yapmamız gerekiyor. Fakat bunu ana görevden sonra yapınca söz konusu durum çok yapay duruyor. Aloy daha az önce, ana görevde acele etmem lazım vaktim yok derken bir sonraki yan görevde Ahmet’in, Fatma bacısını kurtarabilmek adına yola çıkıyor. Bu durum da oyunun hikayesinin kırılmasına yol açıyor. Tüm dünyayı kurtarmak için acelede eden ve vakti olmayan bir durumda iken aniden bireysel yan görevlerde kendimizi bulmak can sıkıcı. Keşke bu noktada görev tasarımları hikâyeye eşlik eden cinsten tasarlansaydı.

Bu anlattıklarımdan yan görevlerin niteliksiz ve içi boş olduğu kanısı kesinlikle çıkarılmamalı. Horizon yan görevler açısından gayet özenli tasarlanmış ve merak uyandırıcı. Sadece sorun söz konusu yan görevlerin ana hikâyeye hizmet etmiyor oluşu.

Yan görevler için gerçekten kafa patlatılmış. Bunu net şekilde anlayabiliyorsunuz. Bu durumun yanı sıra oyundaki yan görevler bulunduğunuz dünyaya dair daha fazla fikir edinmenize olanak sağlıyor. Yan görevlerdeki karakterlere yüz animasyonlarının ve seslendirmelerin başarılı şekilde ve kaliteli biçimde atanmış olması da Horizon’ın detaylarda ne derece güzel bir oyun olduğunu oyuncuya bir kez daha gösterir nitelikte.

Kullanıcı Ara Yüz Tasarımı

Horizon UI

Oyun, HUD ekranı ve kullanıcı deneyimi açısından neredeyse bir baş yapıt ve Sony kalitesini yansıtan cinsten bir oyun. Oyun deneyiminiz boyunca çatışmada olmadığınız sürece neredeyse hiçbir HUD ekranına maruz kalmıyorsunuz. Bu durum son zamanlarda çokça takıldığım bir durum olmaya başladı. Oynadığınız oyunda ekranın her bir köşesinde yazılar ve imgeler görmek oyuncunun oyundan kopmasına yol açabiliyor ve hem atmosferi hem deneyimi kırıyor.

Horizon ilgi çekici bir dünyaya ve harika grafiklere sahip bir oyun. Guerilla Games bu durumun farkında olacak ki oyuncunun deneyimini bozmamak adına net bir HUD ekranı kullanmıyor. Dövüş dışında HUD ekranına ihtiyaç duyarsanız da dualsense dokunmatiğinde parmağınızı yukarı doğru kaydırırsanız, kısa süreliğine HUD ekranını görebiliyorsunuz.

Oyunun bekleme menüsünün tasarımı da oldukça başarılı ve iyi bir rehber niteliği taşıyor. Horizon’a dair ihtiyaç duyabileceğiniz pek çok detaya menüden ulaşabilmeniz mümkün. Menüden oyunda tanıştığınız karakterler hakkında detaylı bilgileri okuyabilir, bulduğunuz ses ve holografik kayıtlarını okuyabilir, canavar kitaplığına bakabilir, envanterinize göz atabilir ve yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz. Menüdeki her bir alt başlık oldukça anlaşılır şekilde tasarlanmış ve menüde kaybolmanız pek mümkün değil.

İnceleme Sonucu

Açıkçası incelemeyi daha da uzun tutmamak adına bazı konuları atlamış bulunmaktayım. Lakin yazmak istediğim diğer konulara da girersem 12 sayfalık bu inceleme yazısı 30’lu sayfalara kadar uzayabilir. Ben de sözünü sakınmayan ve yazdıkça yazan bir adam olduğumdan mütevellit, incelemenin sonuç kısmına geçmekte fayda var.

Öncelikle oyunun fiyatına değinmekte fayda var. Horizon Forbidden West ücreti Türkiye standartlarına göre oldukça yüksek, bunun farkındayım. Zaten inceleme yazılarımı bu denli derinlemesine yazmamın sebeplerinden biri de bu. Oyun almanın artık bir lüks olduğu ülkemizde bir oyunun almaya değer olup olmadığı kanaatine varabilmeniz için bu yazı var. Ben bireysel olarak her ne kadar oyuna ücretsiz ulaşmış olsam da Horizon oynamak isteyen bir oyuncu olsaydım ücretini gönül rahatlığı ile öderdim. Oyun oldukça zengin bir içeriğe sahip. Keşfetmeye açık ve yapılacak çok şey var. Oyun saati oldukça uzun ve oynanış keyifli. E hikâye de zaten bir o kadar başarılı. Dolayısı ile oyunun ücretini sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum.

Horizon Forbidden West genel anlamda oldukça başarılı bir oyun olmuş. Oyunun iyi olmadığı ve hata yaptığı bazı noktalar olsa da söz konusu bu unsurlar oyunu tam anlamıyla kırmadığından dolayı görmezden gelebiliyorsunuz.

Guerilla Games beklentilerimin üzerinde bir iş çıkarmış diyebilirim. Oyunun sonu beni her ne kadar biraz tatminsizliğe sürüklese de sebebini anlayabiliyorum. Umarım seri bu oyunla beklediği başarıyı elde eder ve oyunun devamını görebiliriz. İnceleme yazımı baştan sona kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. Yazılı basının öldüğü şu günlerde inceleme yazılarını okuyabilen nadir insanların hala olduğunu görmek mutluluk verici. Eğer bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmiyorsan, lütfen takip etmeyi unutma. Özellikle Youtube ve Twitch platformlarında sizlerin desteğine çok ihtiyacımız var.

 

İlginizi çekebilir: Uncharted Hırsızlar Mirası Koleksiyonu Genel Bakış

Horizon Forbidden West Oynanış
Horizon Forbidden West İnceleme
PlayStation 5 8.7
İnceleme Puanı 8.7
Bu makaleyi paylaş
2 Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir