Neden Türkiye Oyun Geliştirme Konusunda Yeterince Başarılı Değil?
Türkiye’ye baktığımızda aslında günümüzde birçok bölüm veya sektörün cılız kaldığını görüyoruz. Özellikle de konu oyun yapımı ve geliştirmesine dayandığında ise kendimizin ne kadar zayıf olduğunu anlıyoruz. Ancak ironik bir durumdur ki çoğu oyun kendi pazarımızda çok oynanmış ve ayrıca benliğimizde yer etmiştir: Örneğin GTA Türk ve Metin2, unutmayalım ki bu oyunları Türk yapımı sanan kişiler de az değildi… Tabii ki de Mount and Blade gibi uluslararası pazarda kendilerini gösteren bir TaleWorlds Entertainment’a sahibiz ama bunlar yetmiyor, hele ki konu oyun pazarı olduğunda tırnak dahi etmiyor…
Bir oyun yapımının ne denli zorlu bir süreç olduğunu az çok bilmekteyiz.
Kafada bir plan vardır şayet o planın eksiksiz bir biçimde ortaya dökülmesi, kurgulanması gerekir. Bunun dışında sağlam bir ekibe ve iş bölümüne ihtiyaç vardır. Ardından ise sabır, kararlılık gibi unsurlara gereksinim vardır. Her sahne ayrı ayrı planlanır, denenir veyahut baştan yapılır. Sonrasında ise oyun çıkar çıkmasına ama bir de işin ikinci bölümü vardır. Gelen yorumları takip etmek, oyunu belli bir kitleye ulaştırmak ve duruma göre de tamam veya devam demek… Bunların hepsi dinlendiğinde sorunsuz bir süreç gibi gelebilir insana ama çok inişi ve çıkışı vardır oyun yapmanın. Bir stüdyonun içinde neler döndüğünü asla tahmin edemeyiz. Kimi insanın oyun fikirleri belki de yukarıdaki unsurların azlığından bir kenara atıldı; kimisinin bütçesi yoktu kimisinin takımı…
Bana göre Türkiye semalarında fazla oyun görmememizin bir sebebi bu. Artan ekonomik sıkıntılar, bütçe bulunmasını zorlaştırıyor. Haliyle ortada para olmayınca da sıkıntılar oyun yapımını baltalıyor da baltalıyor. Kimi zaman ortada az bir bütçe oluyor ama sağlam bir ekipten yoksun kalınıyor. Öyle olunca da umutlar yarı yolda tükeniyor. Bunun dışında başka bir sebep ise sabır ve kararlılık etmenlerinin bizim yapımızda pek bulunmayışı olabilir. Klasik bakış açımızla bir iş sürecini hafife alıp da o işin ne denli değişkene sahip olduğunu anlayınca projeyi yarıda bırakmak temel özelliklerimizdendir. Böyle olunca da oyun sektörüne hepten girmemek daha mantıklı bir hareket gibi geliyor.
Ancak yine de gözümüzün korkmaması gerekiyor.
Elimizden gelenin en iyisini yapanların olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Açıkçası şu saatten sonra dengeleri değiştirebilir miyiz bilmiyorum ama adımızdan söz ettireceğimiz kesin. Daha önce Crytek’in İstanbul’daki ofislerinden tutun da Alchemist’s Castle veya Kabus 22 gibi yapımlar bizim pazarımızdan geçti. Daha yenilikçi ve modern fikirlerle ve Avrupa’nın bu süreçte nasıl yol aldığını gözlemleyerek biz de oyun sektöründe kalıcı hale gelmeye başlayabiliriz. Hele ki oyun sektöründe geç kalınma gibi bir kavramın olmadığını düşünüyorum ama bekleyip göreceğiz…
Kararlılık ve sabır konusunda çok haklısınız ve ayrıca
bence bir sorun ile karşılaşınca çözüm için araştırma yapma konusunda da eksikliğimiz var.