Left 4 Dead Pardon Back 4 Blood bilinenin aksine oyunun devam serisi değil ancak yapımcıların aynı olmasından ötürü çoğu şey benzer lakin iyileştirilmiş durumda. Oyun ile alakalı gözümüze çarpan ilk ve en büyük değişiklik, oyunun grafikleri.
Back 4 Blood, gerçekten bir Left 4 Dead oyuncusu olarak artık Left 4 Dead oynamaktan sıkılmaya başladığımız bu yıllarda bizlere çok güzel bir soluk olacak grafiklere sahip. Kaplamalar, silahlar, zombiler, dış mekan ve daha nicesi. Bir görsel şölen kıvamında olmasa da gayet göze güzel gelen bir yapıda. Oyundaki bir diğer en büyük özellik ise kart destelerinin olması. Kart desteleri oyuna direkt etki eden bir sistem. Doğru kart desteleriyle bölümleri daha rahat geçebiliyorsunuz.
KART DESTELERİ
Kart desteleri dediğimiz gibi oyuna direkt etki eden bir sistem olmuş. Bölüme başlamadan önce oyun size bir kaç kart seçmenizi söylüyor. Bu kartların içerisinde %10 can, %10 enerji, canınız az kaldığında tek kurşun ile zombi öldürme kartı gibi kartlar var. Sizden ilk olarak bir deste hazırlamanız isteniyor. Oyunun kendisinin de size sunmuş olduğu “Başlangıç” destesi de mevcut. Onların arasından seçiminizi yapıp oyuna başlıyorsunuz. Fakat her bölümün kendisine ait zorlukları var. Örneğin 2. Bölümde bizden geminin içerisine bombalar yerleştirip bombalar patlamadan kaçmamız isteniyor, e bu bölümde tamamen hıza ihtiyacımız var. O yüzden akıllıca seçimler yapmak önemli. Bölümlere girmeden bölümün ne olduğunu bilemiyoruz elbette ama oyunun en büyük mekaniği olan dayanıklılığı geliştirmekte fayda var.
Başlarda hiçbir şey anlamadığım için kendimi hayıflıyordum bu kart sisteminden. Fakat oynadıkça anlam vermeye başladım ve oyuna etkisini gördükçe de sevmeye başladım açıkçası. O yüzden kart destelerinin Back 4 Blood’a güzel bir hava kattığını söyleyebiliriz. Sizler de benim gibi kart sistemine ön yargılı davranmayın, kart sistemi candır diyip güzel bir deste yaratın.
KARAKTERLER, OYNANIŞ, BÖLÜMLER
Back 4 Blood, 4 arkadaş beraber girip kafa dağıtacağınız, ama gerçekten kafa dağıtacağınız, boş zamanınızı eğlenceli hale getirebileceğiniz bir oyun, evet, fakat sadece 4 arkadaş beraber mi girmeniz gerekmekte? Hayır, online eşleştirme ile ve hatta CrossPlay özelliği ile konsolda ya da PC’den giren diğer oyuncularla da eşleşebilir bölümleri beraber geçmeye çalışabilirsiniz. Bununla mı sınırlı? Evet… Maalesef ki oyunun en beğenmediğim yanı bu oldu, sadece insan olarak oynayabiliyoruz ve sadece 30 bölümden oluşan bir oynanış sunuyor bizlere.
Bölümlerdeki mantık L4D ile aynı şekilde ilerliyor, Safe House’da doğ, dışarı çık, “görevi” tamamla, zombi öldür, Safe House’a geri dön. Sıkıcı bir döngü gibi gelebilir ama vuruş hissi, hayatta kalma zorluğu, Boss Fight’lar gibi çeşitli etkenler oyunun döngüsünü size hissettirmiyor, ayrıca atmosferden de bahsetmiştim, o da cabası.
Back 4 Blood bize toplamda 8 farklı karakter sunuyor ve her karakter farklı özelliklere sahip. Oyun ilk başladığında 4 karakterimiz açık bir şekilde geliyor fakat ilerledikçe diğer karakterleri de açabiliyorsunuz. Karakterlerin hem kendilerine hem de takımlara bonus katma gibi bir özelliği olduğu için akıllıca karakter seçimi yapmak çok önemli. Ayrıca oyun içerisinde karakterlerin ufak tefek esprili konuşmalarına da şahit olabiliyoruz. Örneğin: benim yaşamış olduğum bir olay, Mom karakteri zombiler tarafından ele geçirilip yere düşüyor (yere düştüğünde mutlaka takım arkadaşı kaldırmak zorunda, aksi halde ölüyor) ve ben de ilerlemeye devam ediyorum, arkamdan “beni kaldıracak mısın yoksa bir daha benden yardımı zor görürsün” diye bağırarak beni çağırıyordu. Bunun gibi bir çok karakter konuşmalarına denk gelebilmek oyunu eğlenceli hale getirmiş diyebilirim.
Yaratık çeşitliliği gözünüze çok gözükmese de fazlasıyla karakter var. Hatta şöyle ilerliyor; bölümler ilerledikçe siz kendi karakterinizi geliştiriyorsunuz, oyun da Ridden(zombi)’ları mutasyona uğratıyor ve daha güçlü, farklı hal alıyorlar. Ben mi denk gelmedim bilmiyorum ama L4D’deki en korkunç karakterlerden biri olan “Ağlayan Kadın”ı andıran bir yaratık türü göremedim. Bunun dışındaki yaratıklar biraz L4D benzeri: tüküren, duvarda mayın gibi bekleyip sizi kitleyen, yanınıza yaklaşınca patlayan, kusan vs. gibi bir çok benzerlikte yaratık mevcut.
Silah çeşitliliği gerçekten çok hoş olmuş. Mantık aynı şekilde fakat silahlarınızı geliştiriyor olmak güzel bir hava katmış oyuna. Örneğin yerden M4, M16, AK47, SCAR gibi farklı silahlar alabiliyorsunuz ve bölümleri geçtikçe kutulardan aynı silahların daha iyilerini bulabiliyorsunuz. Zaten oyun size silahın üzerine imlecinizi tuttuğunuzda karşılaştırma imkanı da veriyor.
Elinizdeki silahla, yerdeki silahı böyle kolayca karşılaştırabiliyorsunuz. Eğer silahları oyuna girmeden önce denemek isterseniz, oyunun menüsü olarak dizayn edilmiş toplama kampından dışarı çıkarak silahları tek tek Dummy’ler üzerinde deneyebilirsiniz. Böylece hangi silahı kullanacağınıza daha kolay karar verebiliyorsunuz.
ÖZET
L4D seven birisi olarak, daha güzel grafikli, daha güzel oyun mekaniğine sahip bir zombi oyunu gerekiyordu. Back 4 Blood da bu beklentilere sahip birisinin hayli hayli sevebileceği türden bir oyun olmuş. Arkadaşlarınızla hangi platform olursa olsun oynayabilecek olmak da cabası. Fiyatının yüksek olması bazı kullanıcıları üzse de Xbox Game Pass’iniz varsa oyunu ücretsiz oynayabiliyorsunuz. Orta seviye bir bilgisayarınız var ve Xbox Game Pass’e sahipseniz, arkadaşlarınızla ya ne oynasak diyorsanız, bir göz atın derim.
Back 4 Blood Oyununun Artıları
- Görsel anlamda çoğu kişinin beklentilerini karşılayabilecek görsellere sahip
- Oyun mekanikleri gayet güzel yapılmış, sizi aksiyona tam olarak çekebiliyor
- Kart Desteleri (karakter geliştirme) oyuna farklı bir boyut getirmiş
- Silahları geliştirebilmek
Back 4 Blood Oyununun Eksileri
- Sadece insan karakterini oynamak yeterli olmayabilir
- Farklı modların olmaması (fan yapımı silahlar, karakterler vs eklentiler)
Oyunun Steam sayfasına dilerseniz bu bağlantıdan göz atabilirsiniz. Ayrıca Back 4 Blood’a ilk bakış attığımız videoyu da aşağıdaki oynatıcıdan izleyebilirsiniz.
