Yeni Çağ, Yeni Sürüm: Compass of Destiny: Istanbul Version 2.0 İnceleme

Bu topraklardan çıkıp bu topraklarda geçen M11 Studio imzalı Compass Of Destiny: Istanbul'u inceliyoruz.

Bilal Yusuf Ersin
Bilal Yusuf Ersin - Yazar
10 Dk Okuma Süresi
Compass of Destiny
5.8
Compass of Destiny: Istanbul

Zamanında yaptıkları Ronin Two Souls oyunu ile tanıyor olabileceğiniz yerli oyun geliştirme ekibi M11 Studio, geçtiğimiz senenin Eylül ayında çıkardıkları Compass of Destiny: Istanbul ile tekrardan oyunculara kendini gösterdi. İlk başta erken erişim olarak hayatımıza giren yapım, ikinci yılını doldurmadan kısa sürede 2.0 sürümü ile bizi Temmuz ayının sonunda karşıladı.

Sitemizde son zamanlarda ele almaya başladığımız yerli yapımlardan biri de bu inceleme vasıtasıyla Compass of Destiny: Istanbul olacak. Elimden geldiğince gördüğüm her şeyi, eksisi ve artısıyla birlikte ele almaya çalıştım. Dilerseniz yavaştan incelememizin detaylarına dalalım.

Compass of Destiny: Istanbul Ne Anlatıyor?

Compass of Destiny: Istanbul’da hikayemiz, 17.yüzyıl Osmanlı’sında köle olarak İstanbul’a gelen Venedikli bir prens olarak Osmanlı-Venedik mücadelesinin sürdüğü bu dönemde kalemizde gereğinden fazla acımasız bulduğum Osmanlı askerleri tarafından saldırıya uğramamız sonucu başlıyor. Bu olay sonrası esir düşüp İstanbul’a götürüldüğümüz sırada, Yahya isimli bir hırsızın yardımı sonucu bulunduğumuz gemiden kaçıyor ve özgür kalarak kız kardeşimizi aramak üzere maceralara çıkıyoruz.

Gemide bulduğumuz bir “pusula” sayesinde ise Compass of Destiny: Istanbul evreninin ana temalarından olan âlemler arası geçişlere tanık oluyoruz. Bedenimizin bulunduğu fiziksel dünya, öldüğümüz zaman gördüğümüz ve ruhumuzla gezip tekrardan bedenimize dönmemizi sağlayan fâniler âlemi ve son olarak bahsettiğimiz bu iki dünyayı birbirine bağlayan “fıtrat” bu temel üç âlemi oluşturuyor. Bu yerler arasındaki geçişi de pusula sayesinde gerçekleştiriyoruz.

Ekran goruntusu 2024 09 28 095511

Avrupa Hunları’ndan, Eyyübiler’e oradan da Osmanlı’ya kadar gelen 1000 yıllık bir geçmişi olan bu pusula, haliyle bizde öylece sakin sakin kalmıyor ve onu isteyen çeşitli kişilerle de mücadele etmemiz gerekiyor. Bu düşmanlarla mücadele ederken de aynı zamanda kardeşimizi kurtarmanın yollarını arıyoruz.

Hikaye genel hatlarıyla bu şekilde, zaten kısa ve anlatması zor bir ana olay örgüsü olduğu için daha fazla detaya inmeyeceğim. Ama hikaye özellikle sonlarda beklediğimden fazla değişime uğruyor ve anlaşılması zor ani olaylara sahne oluyor. Fakat bol karakter ve mekan tanıtımı yapılan yapımın hikayesi, güzel bir oynanışla harmanlanması hâlinde kabul edilebilir bir ölçüde diyebilirim.

Oynanış

Izometrik bir hack & slash rol yapma oyunu olan Compass of Destiny: Istanbul, bu türdeki her oyun gibi bol bol aksiyona girmemizi sağlayan bir yapı sunuyor. Ana ve yan görevlerde bizi bol bol gezdirip farklı tiplerle muhatap eden yapım, diyalog yöntemleri çok sunulmadığından ötürü bol bol dövüşmemize zemin hazırlayarak kendini oynattırıyor.

Compass of Destiny: Istanbul’da birçok düşman çeşidi olsa da saldırma şemaları olarak bosslar haricinde bunlar temel olarak üçe ayrılıyor. Barutlu tüfek veya ok kullanarak uzak menzilli saldıranlar, güreşçiden hallice yapılı ve sürekli ağır saldırılar yapan büyük birimler ve son olarak normal yakın dövüşe girdiğimiz yeniçeri, çapulcu vb. düşmanlar oyunda yer ediyor. Düşman çeşitliliğine kağıt üzerinde az diyebiliriz fakat oyunun süresine oranlandığında çok da sorun teşkil etmediğini söylemek isterim. Ama bu, oyunun düşmanlar konusunda hiçbir sorunu yok demek değil.

Ekran goruntusu 2024 09 28 100653 1

Düşman yapay zekası, animasyonlarının fazla keskin ve ani olması sebebiyle hareket şemalarının okunması oldukça zor anlar yaşatıyor. Ağır saldırı yapmak için hazırlandığınız esnada arkadan geldiğini görmediğiniz bir askerin milisaniyelik bir hızla ve ani şekilde saldırması sonucunda ne olduğunu anlamadan ölmeniz muhtemel. Bu da zaman zaman sinir bozucu oluyor. Özellikle “Heybetli Asker” boss savaşında rakibin arkasına geçmeme rağmen ters yönden Osmanlı tokadı yemem gibi garip ve ani anlar yaşayıp savaşın en başına dönmek bana böyle hissettirmişti.

Compass of Desiny: Istanbul’un aksiyonunda fark ettiğim bir diğer sorun ise karakterimizin ara sahnelerden sonra silahlarını kınına geri koyması. Kalabalık ve hızlı düşmanlarla mücadele ettiğimiz ve böylesine akıcılık gerektiren bir oyunda, böyle bir durumun yaşanması hem zaman kaybetmenizi hem de ne olduğunu anlamadan ölüp gitmenize sebep olabiliyor. Şahsen benim başıma çok kez geldi bu durum.

Yapay zeka demişken düşmanlar çoğu zaman olması gerektiği gibi sizi takip ederek çember altına alarak saldırıyor. Ama yapay zeka, genel olarak alan boş olduğunda böyle kusursuza yakın çalışıyor. Dar koridorlar gibi küçük yerlerde düşmanlar kutuların arasına sıkışıp oldukları yerden size hasar vermeye çalışabiliyor. Bu da haliyle kolayca ölmelerine sebep oluyor.

Oyunun rol yapma ögelerine gelirsek ise ekipman çeşitliliği yeterli diyebilirim. Gerek dükkanlardan gerek de fâniler âleminden alabileceğiniz silah ve zırhlar size fazlasıyla yetecektir. Hatta ben oyunun tamamını, silah dükkanından aldığım bir kalkan ile tamamladım. Hem alan hasarı vermesi hem de ortalama vuruşta 250 civarında can puanı götürmesi sebebiyle hiç kullanmayı bırakmadım. Silah çeşitliliği olsa da uygun bir tane ekipman bulduğunuzda benim gibi tüm oyun boyunca aynı ürünü kullanmanız muhtemel. M11 Studio, burada büyük ihtimalle Compass of Destiny: Istanbul’un tekrar oynanabilirliğini arttırmak için böyle bir yola gitmiş.

gwrgwgwg 1

Karakterinizin ekipmanını çeşitlendirme kısmında oyunun rol yapma kısmı yeterli diyebilirim. Fakat diyaloglar tarafında oyun size neredeyse hiç seçim yapma şansı tanımıyor desem yeridir. Bir ana görevde, önemli bir yoldaşımızın ölüp ölmemesine karar verdiğimiz bir anda, ölmesine karar verdiğim hâlde kendisi pusula yoluyla tekrar geri geldi. Gerçekten seçim yaptığımız belki de tek anda da aslında böylece yine seçim yapmamış oldum.

Görsellik ve Ses

Compass of Destiny: Istanbul, görsel işçilik konusunda hiç de fena olmayan bir çabanın ürünü olduğunu söyleyebilirim. Dönemin Osmanlı sokaklarının, hanelerinin ve karakterlerinin canlandırılması oyuna yakışmış ve yer yer güzel görüntüler çıkmasını sağlamış. Arka planda çalan parçalar ise çok güzel olmasalar da dönemin ruhuna uygun diyebilirim.

Oyundaki ışıklandırmalara ve gölgelendirmeler ise biraz garip. Geceleri zaten meşale olmadan burnumuzun dibini göremiyoruz fakat gündüzleri de neredeyse haritanın yarısını meşalesiz geçemedim. Öğlen vakti olmasına rağmen çoğu yer aydınlanma konusunda sorun yaşıyor ve bu yüzden çok keskin gölgeler ortaya çıkıp meşale kullanmamızı gerektiriyor.

cccccc

Compass of Destiny: Istanbul, Türk yapımı olmasının getirdiği avantajla Türkçe altyazı ve Türkçe seslendirme içeriyor. Normal tondaki diyalogların seslendirilmeleri hiç fena değil. Fakat ciddi kırılma anlarında veya vurucu olması gereken sahnelerdeki karakterlerin seslendirilmesinin oldukça sakin ve vuruculuktan uzak olması hikayeye bağlanmayı biraz zorlaştırıyor. Bazı anlarda seslendirmelerin önümüzde akan diyalog metinleriyle uyuşmadığını da fark ettim. Metinde olan kelimelerin okunmaması veya olmayan kelimelerin seslendirilmesine birçok kez denk geldim. Fakat bu, oyun zevkini baltalayacak tarzda bir hata olmadığı için çok üstünde durmaya gerek yok.

Teknik Konular ve Optimizasyon Sorunu

Compass of Destiny: Istanbul’da; version 2.0 olmasına rağmen çökme, haritadan düşme dahil birçok oyun kıran veya kırmayan hata ile karşılaştım. Özellikle diyalog kısımlarında çıkan sorunlardan ötürü kaç kez oyundan çıkıp geri girdim sayamadım.

Seslendirmenden daha hızlı bir şekilde okuduğum için diyalogları okudukça geçiyordum lakin bu sebepten ötürü oyun, ara sahnelerde çok kez takıldı ve metinleri oynatmadan öylece kaldı. Ben de önceki kayıt dosyasına gidip aynı yerleri geri oynamak durumunda kaldım.

Ara sahnelerdeki sorunlar haricinde girdiğim banka, dükkan gibi bazı yerlerde birkaç kez kapıda takılma veya girdiğim kapıdan çıkamama gibi durumlar da yaşadım. Ve yine önceki kayıt dosyasını yüklemem gerekti. Bu bahsettiğim sorunlar haricinde yapımda, oynanış ve görsel başlığında da söylediğim hatalara da denk geldim.

Compass of DestinyIstanbul 1

Optimizasyon kısmına gelirsek ise; yapımın önerilen sistem gereksinimlerinde NVIDIA GeForce GTX 3060 ekran kartı, Intel Core i7-5930K işlemcisi ve 12 GB ram bulunuyor. Benim kendi sistemimde; RTX 4060, Intel i5 12th 12450HX ve 16 GB ram bulunmasına rağmen oyun optimize çalışmaktan çok uzaktı. Oyunu ultra ayarlarda bile açmamama rağmen, mekan değişimlerinde oluşan kare hızı duraksamaları, savaşırken stabil 60 fps üstünde kalamama gibi birçok çeşitli sorun yaşadım.

Erken erişimden çıkalı azımsanamayacak kadar bir süre geçmiş olan yapımın, hâlen daha bu tür eksiklerle karşımıza çıkıyor olması son tüketici için negatif bir durum oluşturuyor. Compass of Destiny: Istanbul’da hâlen daha elden geçirilmesi gereken birçok yer var.

Compass of Destiny
Compass of Destiny: Istanbul
5.8
İnceleme 5.8
Bu makaleyi paylaş
Takip et
:)
1 yorum
  • Objektif ve detaylı bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık. Konsept ilgi çekici olsa da, oyun biraz eksik kalmış gibi görünüyor. Küçük stüdyolarımızın özgün fikirlerle öne çıkma çabası güzel, ancak kalite konusunda genellikle beklentilerin gerisinde kalıyoruz. Umarım bu tarz yapımlar, hem özgün hem de kültürümüzle bağdaşan daha yüksek kaliteli oyunların önünü açar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir