Dragon Age serisi uzun bir aranın ardından 4. ana oyununa kavuşmuş bulunuyor. Dragon Age: Dreadwolf olarak duyurulan, çıkışını ise Dragon Age The Veilguard olarak tamamlayan yapım nihayet karşımızda. Çıkışının öncesinde de gündemi bir hayli meşgul tutan ve ilgi odağı olan Dragon Age The Veilguard, popülaritesini halen daha koruyor diyebiliriz. Nihayetinde 10 yılın ardından çıkan ana Dragon Age oyunu kendisi.
BioWare’in eski ihtişamından uzak geçirdiği günler, Mass Effect serisinin remastered çalışmaları ile bir nebze de olsa dağılmıştı. Dragon Age The Veilguard ise yeniden başarılı aksiyon RPG yapıtlarına imza atabileceklerini kanıtlamak için büyük bir fırsat. Bakalım BioWare bu fırsatı nasıl değerlendirmiş? Lafı daha da uzatmadan incelememize geçelim.
Dragon Age The Veilguard ne anlatıyor ve biz buna nasıl müdahil oluyoruz?
Dragon Age The Veilguard oyuncuyu yepyeni bir ana karakterin oluşturulma ekranı ile karşılıyor. Her ne kadar dilediğimiz ismi bahşedebildiğimiz bir karakterimiz olsa da oyun boyunca Rook olarak biliniyor olacağız. 4 farklı ırktan, 3 farklı oynanış sınıfından ve elbet 6 fraksiyondan arasından son olaraksa dilersek geçmiş Dragon Age’lerdeki önemli kararlar arasından seçimler yapabilmekteyiz. Bu kısmın kanımca yeteri çeşitliliği sunduğu bilgisini geçip üzerinde daha fazla vakit kaybetmemek niyetindeyim o yüzden gelelim hikayeye. Bir sonraki paragrafta oyunun prolog da denen ilk saatine değineceğimden ötürü dilerseniz bu kısmı atlayabilir ve olası spoilerlardan komple kaçınabilirsiniz.
SPOİLER BAŞLANGICI
Evvelki Dragon Age’lerden tanıdığımız Solas bir haltlar yemek istemekte karakter grubumuz ise buna engel olmak istemekte. Bu çatışmanın sonucu olaraksa 2 taraf da istediğini ulaşamamakta ve Solas Fade diyarında kapana kısılmakta. 2 kötücül Elf tanrısı ise bilinen dünyamızda cirit atmakta. Hem işlerin bu hale gelmesinde bizim de payımız olmasından hem de çok iyi bir insan elf veya cüce olduğumuzdan dünyayı kurtarmak için kolları sıvıyoruz. Bu noktadan hareketle pek çok değişik noktada farklı farklı minik amaçları da dahil ederek bu gaye uğrunda bazen ter bazense kan döküyoruz.
SPOİLER BİTİŞİ
Bu mücadeleyi tek başımıza vermeyeceğimiz de aşikar ama değil mi? Ekip arkadaşlarımız ve belki de partnerlerimizle güçlerimizi birleştirirsek ancak varımızı yoğumuzu gösterebiliriz. O zaman yapacağımız yegane şey belli. Müttefikler bulmak. Hem de tam 7 tane. Kim bilir belki içlerinden birine tutulur ve farklı bir birlikteliğe doğru da adımlar atabiliriz.
Bir iki istisnanın dışında ilk saatlerde yapacağımız ana hikaye görevleri zaten ekibimizi güçlendirmek üzerine olacak. Belli bir noktaya kadar bu görevlere öncelik vermekte fayda var çünkü yarı açık dünyasındaki diğer görevler ve keşif için bazı yoldaşların ekibe katılması, bulmaca çözümünde şart. Bu kısma bir sonraki başlıkta değineceğimizden anlatı kısmına ilerlemek ve Dragon Age The Veilguard’ın RPG kıstaslarında ne denli başarılı olduğuna değinmek gerek.
Öncelikle beklentilerden konuya girelim. Söz konusu BioWare ve Dragon Age olunca oyuncuların beklentiye girmemesi pek de mümkün değil. Hele ki pek bir medyatik olan Dragon Age The Veilguard için durum bunun bir iki misli raddeye geldi. Çıkışı öncesi yayınlanan videosundan, yapılan açıklamalarına gündemden pek düştüğü söylenemeyecek bir yapım oldu da çıktı diyebiliriz. Hal böyle olunca bir taraf çuvallayacak derken öbür taraf ise biraz daha iyimser hatta bir kesim gerçekten yüksek beklentilerle buluşturdu kendini. Sonuç ise little little into the middle desek yeridir.
İşin hikaye ve anlatı kısmında 2 farklı tarz kullanılıyor diyerek sonunda kapıyı aralayalım. Biri önemli noktalardan sonra bizi ve ekibi toplayan Varric’in cartoon vari de diyebileceğimiz bir tarz ile sunduğu anlatı, diğeri ise bildiğimiz ara sahneler. Özellikle Varric’in ses tonu ile aktarılan kısımları işçilik olarak beğendiğimi söylemeliyim. Bu kısımlar biraz mola verip arkama yaslanabildiğim sekanslar olarak da iş gördü.
Diğer kısımlar biz oynarken devreye giren minik büyük seçimler yaptığımız esas alanlar. Şahsen Dragon Age markasından gelen bir oyunun küçük seçimlerin de daha sık sahne alabileceği bir yapıya imza atmasını beklerdim. Sınıf veya ırk veyahut fraksiyonunuza göre ek cevaplar verebiliyor oluşunuz dişe dokunur bir katkı sunmamakta. Ortada sınıfta kalan bir iş var diyemem ancak incelemesini kaleme aldığım oyunun, bir Dragon Age yapımı olduğunu da unutmamalıyım ki 10 yıla yakın bir aradan sonra çıktığı faktörü de göz kırpmıyor değil.
İlk başlarda daha akıcı bulduğum işleyiş, bir noktada bu halden çıkıyormuş gibi hissettirse de beni gerçekten bunaltmadı diyebilirim. Lakin aklımın bir köşesinde BioWare ve Dragon Age gibi kilit kelimeler olunca dahasını da beklemediğimi söyleyemem. Az evvel de dediğim gibi özellikle diyaloglar ve seçimlerin etkilerinin daha keskin hatları olmasını ve oyuna yayılmasını dilerdim.
Nitekim hikaye ve anlatı için beklentilerle girilmediği takdirde ortalama- ortalama üstü ayarında beklentilerini kuvvetli tutanların ise birazcık hayal kırıklığına uğradığı bir iş ortada. Özellikle RPG tarafında eski tip diyebileceğimiz ya da Baldur’s Gate 3 kalibresinde bir işçilik kesinlikle mevcut değil. Biraz daha aksiyon odaklı RPG unsurları mevcut ancak geniş çaplı olmayan bir yapım Dragon Age The Veilguard.
Parti dinamikleri ve oynanış yapısı
Gelelim partimize ve oynanış yapısına. Başlangıçta yer alan çoğu ana görev ile ekip üyelerimizi tamamladığımıza ve onlarla görev yaparak ya da belli diyaloglar, seçimler ile ilişkimizi artırabileceğimize bildiğimize göre gelelim bunların ne gibi becerilere sahip olduğuna. Dragon Age gibi bir evrende yaşamak ve yaşatmak için pekala öldürmek ve yok etmek gerekmekte. Bizim gibi bir kahramanın ne yapacağı gün gibi ortada o halde.
Dragon Age The Veilguard’ta Crossroads isimli bir alan sayesinde seyahat edebilmekteyiz öncelikle. Bu alan da yine kendi içinde içerikler barındırsa da evrene katkıları olanlar arasında öne çıkan, Solas’ın geçmiş anılarını yeniden yaşadığımız sekanslar diyebiliriz. Bir noktaya hızlı seyahati açmak için o diyara giden bir büyülü kapıyı bulmak gerekmekte ve bu kutlu seferde diğer kısımlara da göz atabilmekteyiz. Bunun ödülü ise daha iyi ve güçlü ekipman olmakla beraber daha da kudretlileri için belli alanlara erişimi açmak olmakta. Bu yönden iyi bir motivasyon sağladıkları söylenebilir.
Bilhassa zor bir modda oynuyorsanız zaten kaçırmak istemeyeceğiniz aksine teşvik olacağınız bir alan da diyebiliriz. Böylelikle savaş sistemine geçiş yapmış olalım. Dragon Age The Veilguard ana karakter olan biz ve 2 yoldaş ile beraber 3 kişilik bir ordu gibi dolanmamıza müsaade ediyor. Bizzat kontrolünü elimize aldığımız karakter biz olsak da diğerlerine de komutlar vererek savaşın seyrini değiştirebiliyoruz. Her ne kadar direkt kontrolü ele alamasak da ekipmanları veya yetenek puanlarını harcayabileceğimiz bir menü bulunuyor.
Hem bizim saldırılarımız hem de ekip üyelerimizin saldırıları birbiri ile kombolanabilmekle beraber savaş alanında tam bir kaosa sebep olabilmekte. Hele bir de doğru yetenek ve yükseltmeleri açtığınız vakit, düşmanların sizden kaçmak istediğini ancak BioWare’in ellerini kollarını bağladığını iddia edebilirim. Oynaması keyif veren ve tatmin eden dövüş sistemi ilk başlardaki tazeliğini eğer her daim belli karakterlerle oynamazsanız koruyacaktır ancak buna pek önlem alındığı söylenemez.
Dövüş sistemine ve oynanışa dair temel unsurlara değindiğimize göre yetenek ağacı ve teçhizata doğru rotayı çevirelim. Yaptığımız her bir görev ve bulduğumuz bazı eşyalar deneyim puanı kazandırmakta. Seviye atladıkça ise yetenek puanı kazandıran bu sistem, oynanışı çeşitlendiren elementlerden biri olmakla beraber yoldaşlar için de bu durumu geçerli kılıyor. Her sınıfın kendi yetenek ağacı 3 temel oynanış tipi ve silah üzerine kurulmakta. Büyücü sınıfı için bu; asa, hançer ve küre ya da dengeli olmak üzere gelişim göstermekte. Dilediğiniz gibi gelişebildiğiniz bu kısımda aktif bir dövüşte olmadığınız her an tüm puanları yeniden dağıtmak üzere sıfırlayabilirsiniz. Hem pasif hem de aktif yetenek ve hareketler içeren bu ağaç pekala iş görmekte.
Dragon Age The Veilguard, teçhizat ve envanter konusunda da birtakım unsurlar yerleştirmiş. 3 silahın yanı sıra zırh, başlık son olaraksa aksesuarlar ve tılsımlar eklemiş. İkisi yüzük olmak üzere 4 aksesuar ve anlık aktifleştirilen tılsımlar sunmuş. Bunların 2 tip gelişimi bulunmakla beraber biri +1 olarak ilerliyor ve nicelikleri artırıyor. Öbürü ise ilave nitelikler kazandırıyor. Bunları açık dünyada ve fraksiyonların satıcılarında bulabiliyoruz. Yalnız öyle kolay da değil. Öyle parayı veren düdüğü çalar mevzusuna tatlı tatlı bağlayamıyoruz. Fraksiyonlarla belirli bir ilişkimiz olması gerek satın alım yapabilelim. Bunu ise o fraksiyonun görevlerini yaparak ya da açık dünyada bulduğumuz materyalleri satarak yapabiliyoruz.
Bu kısma ağırlık vermekte fayda var çünkü teçhizatların yanı sıra başka değerli eşyalar da satabilmekteler. Partinizdeki yoldaşlar için hediyeler ve eşyalarınızın seviyelerini artırabileceğiniz bir atölye için gerekli materyaller de bu satıcıların envanterinde yer alıyor. Hatta kurmuş olduğunuz ilişkiler ve düzeylerine göre oyun sonuna da etki etmekteler.
Haliyle Dragon Age The Veilguard oynarken olabildiğince görev yapıp materyal toplayıp bunları geri kendinize artıya çevirebileceğiniz bir sistem kurulmak istenmiş. Dövüş, bir şeyler topla, ilerle ve dövüş bunları fraksiyonlarla iyi ilişkiler kurmak için harca ki güzel bir son alabilesin. Bu yüzden oyunun keyifli dövüş sisteminden en iyi sonucu almak ve daha iyi sonuçlar almak adına kendi kendini döndüren yapısına ayak uydurmak pek faydalı olabilir.
Görsellik bağlamında sanat tasarımı ve atmosfer
Dragon Age The Veilguard’ın gerçekten iyi bir işe imza attığı alanlardan birisi de bu kısım olmuş. Sinematik ve cartoon vari ara sahnelerin hem görsel hem de işitsel yönden başarılı bir anlatıya imza attığını aradan çıkarıp bizzat içerisinde soluk alıp verdiğimiz dünyaya değinelim.
Açık dünyanın değişik lokasyonlarında farklı tipte yer şekilleri ve mimarilerle karşılaşmaktayız. Buradaki çeşitlilik sunma çabası, her ne kadar özünde koridorlardan ibaret olsa da takdiri hak etmiyor değil. Yan görevler, keşfedilebilecek alanlar, ödüller ve evreni genişleten notlar gibi pek çok eşya ile doldurulmuş bir yarı açık dünya mevcut. Şehir kısımlarından kırsal kısımlarına gerçekten hoş bir görsel doku yakalanmış. Pek çok kez manzaralara dalıp iş görür fotoğraf moduna vakit ayırma gereksinimi duyduğumu söylemeliyim.
Işıklandırma kapalı açık alan geçişlerinde bir garip davransa da
-ki az sonra detaylandıracağım- kalan kısımlarda gayet yeterli hatta yeterliden iyi gözükmekteydi. Karakter yaraları ve mimikleri gibi alanları da es geçmeyen yapımcı tam anlamıyla başarılı bir işe imza atmış diyemeyeceğim. Azıcık dikkatli bakıldığı vakit uzuvlardaki birkaç hatayı ya da mimiklerdeki minik aksamaları kolayca tespit edebilecek düzeyde olup çok da takılmadığımı söyleyerek devam edeyim.
Ses ve müzik kullanımı gibi yine başarılı olan etmenleri de dahil edince ortaya oyuncuyu hem oyuna hem de evrene bağlayan bir atmosfer elde etmiş oluyoruz. BioWare, minik hataları olmuş olsa da bu kısım, tam anlamıyla kotarmaya en yakın olduğu kısım olabilir.
Optimizasyon ve buglar
Dragon Age The Veilguard özelleştirilebilir grafik seçeneklerine sahip bir biçimde gelmekte. Geniş erişilebilirlik seçeneklerinin yanında modern ekran kartı teknolojilerinin de desteklendiği bir yapıda. Benim deneyimim tüm seçeneklerin ultrada olup DLSS’ten de yararlandığım bir tercih üzerine kurulu olup hem görsel olarak hem de performans açısından iyi iş çıkardı. Önerilen gereksinimlerin de üstünde bileşenlere sahip sistemim herhangi bir sorunla karşılaşmadı.
Dövüş sekansları 75-90 arası, ara sahneler ve açık dünyada ise büyük oranda 100-120 arası FPS ile herhangi bir takılmayla baş başa kalmadım. Her ne kadar bu kapsamda değerlendirilmeye belki çok uygun olmasa da kapalı ve açık mekanlar arası ışıklandırma geçişi hakkında da bir iki kelam etmek isterim.
Bazı noktalarda o kadar sertti ki bu geçiş sonucu resmen önümü göremez oldum. Halbuki default kontrast ve parlaklık ayarları ile oynuyordum, hiç kurcalamamıştım. Hal böyle olunca yaklaşık 15 dakikamı bu kısma harcamak durumunda kaldım. Bir de bir iki defa düşmanların görünmez olması durumu ile karşılaştım ki geriye dönüp baktığımda kendimi havaya öylesine büyüler savururken bulduğum için çok sert söylemlerde bulunmaktan kaçınacağım fakat ifade etmezsem de olmaz.
Bu kısma son söz olarak, minimum veyahut önerilen gereksinimleri karşıladığınız takdirde optimizasyon kısmı sizleri üzmeyecektir demek isterim. Olası aksiliklerde ise dilediğiniz bileşene yüklenen yükü düşürüp artırabilecek konumdasınız.
Dragon Age The Veilguard oynamadan, önceki Dragon Age oyunlarını oynamak gerekiyor mu?
Dragon Age köklü ve geniş bir seri olduğundan çekinen oyuncuların içine su serpelim. Dragon Age The Veilguard, farklı bir karakter kadrosu ve onlara odaklanan bir hikaye işlemekte. Yapımın gitmiş olduğu isim değişikliğinin nedenlerinden biri olarak da bu gösterilmekte. Evveliyatında başrol olan Solas’ın sahneyi başkalarına bıraktığını da ifade edebiliriz bir nevi. Yalnız tamamıyla sahneden emekli de olmuyor. Özellikle prolog kısmı ve sonrasında da pek çok kez ekran süresi alıyor.
Yalnız bu demek değildir ki seriden tamamıyla kopuk bir şekilde Dragon Age The Veilguard oluşturulmuş. Her ne kadar Dragon Age Keep kullanımı mümkün olmasa da referanslar hatta oyunun en başında birtakım özelleştirmeler yapılabilecek bir sekans oyuna yerleştirilmiş. Eski seçimlerinizi aktarabileceğiniz bu kısım karakterinizi oluşturduğunuz alanın en sonunda yer alıyor. 10 yıllık aranın ardından alınan bu karar kimi kesimi üzse de anlaşılabilir olduğu gerçeğini de unutmamak da fayda var
Nitekim seriye Dragon Age The Veilguard ile başlamanın büyük bir problem olmadığı geliştiriciler tarafından da aktarılmış bir gerçek. Eski yapımlara saygılı ancak bünyesindeki yeni karakterlerle yeni bir hikaye anlatacak olan oyunun, sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissettirmeyeceği de pek çok kez ifade edilmiş. Geliştirici özellikle üstüne basıyor olsa da ben aradaki makas gerçekten devasa değilse kronolojik olarak gidilmesinden yanayım. Nihayetinde serinin nerede başladığı ne yollardan geçtiği ve ne günlere geldiğine dair bir izlenim oluşturduğunu da söyleyebilirim.
Tüm bunların ışığında serinin önceki oyunlarının oynanması, Dragon Age The Veilguard’ın anlatısı açısından kayda değer bir sorun oluşturmasa da eğer aceleniz yoksa önce eski oyunları aradan çıkarmak en doğrusu olur. Ben ne yazık ki acelesi olan taraftaydım. Lakin Dragon Age The Veilguard serüvenim boyunca, hikayeye ve evrene bağlanma noktasında bir problem de yaşamadım.
BioWare tarafından geliştirilen ve Electronic Arts tarafından yayınlanan Dragon Age The Veilguard, 31 Ekim 2024 itibariyle çıkmış bulunuyor. Eğer okuyacak farklı incelemeler arıyorsanız Call of Duty: Black Ops 6’nın hikaye modunu değerlendirmeye aldığımız incelememize de göz atabilirsiniz.