Muratcan Ös
Muratcan Ös - Genel Yayın Yönetmeni
16 Dk Okuma Süresi
DYNASTY WARRIOR ORIGINS
8.7
DYNASTY WARRIOR ORIGINS

Yeni oyun türlerini denemeye bayılırım. Zaman zaman kendi güvenli noktam gibi gördüğüm yapımları terk edip yeni deneyimlere yelken açmak heyecanlı ama bir o kadar da tedirgin hissettirir. Özellikle o türün (veya yapımın kendisinin) hakkını verme isteği veya o yapım bir seriye aitse o serinin başlangıç noktasını bulmak keyiften ziyade endişe verir.

Nitekim bu sefer oldukça merak ettiğim bir türün yeni çıkan oyununa ilk kez bodoslama dalmak istedim. Birçoğumuzun sadece duyduğu Musou türünün en son yapımı DYNASTY Warrior ORIGINS, şüphesiz bambaşka bir deneyim sunuyor. Geç bir inceleme olmasına rağmen hem oyunun içerdiklerine hem de gerçekten böyle bir derin dalış yapmanın mantıklı olup olmadığına bakacağız.

DYNASTY WARRIOR ORIGINS’e bir giriş

Öncelikle bu serinin oldukça köklü bir halde olduğunu ve DYNASTY WARRIOR ORIGINS dışında (eğer spin-off oyunları saymazsak) seride dokuz ana oyun olduğunu belirtmemiz lazım. Böyle bir seriye geriden başlamak oldukça emek ister ancak ORIGINS ile birlikte hikaye kısmında seriye yepyeni bir yön verilmiş. Bundan önceki yapımlarda karakterler, serinin müdavimlerine tanıdık olsa da bu oyunla yeni bir karakter ile yolculuğumuza başlıyoruz. Bunun yanında bütün serinin kilit noktası olan ve adeta evreni haline gelen Üç Krallık, burada da aynı rolde bulunuyor.

DYNASTY WARRIOR ORIGINS, hafızasını kaybetmiş ve ismini hatırlamayan bir savaşçının benliğini bulmak için çıktığı yolculuğunu arka planda Üç Krallığın (Wei, Shu ve Wu) birbirleriyle olan anlaşmazlıklarıyla ve tam bir kaos ortamı içerisinde anlatıyor. Gezginimiz, hem kendi ismini öğrenecek ve aslında burada çok daha önemli bir görevi olduğunu hatırlayacak hem de insanlığı kaplayan kaos bulutlarını def edip barışı getirmeye çalışacaktır.

Ekran goruntusu 2025 01 26 190640

DYNASTY WARRIOR ORIGINS’e böyle bir dalış yapmamdaki en büyük sebeplerden biri yeni bir ana karakter ile olan başlangıçtı. Çevredeki bazı yan karakterlerin elbette serinin farklı oyunlarında boy göstermiş savaşçılar olduğunu sonradan öğrendim. Buna rağmen serinin diğer yapımlarını oynama isteği veya bu yapımda hikayeyi anlayıp anlayamayacağım konusunda bir gerginlik yaşamadım. Oyuna, ana karaktere ve yan karakterlere tamamen yeni bir bakış açısıyla ve arka plan bilgisi olmadan girdim.

Dolayısıyla hikayenin kendisi beni yormadı ve hatta zaman zaman ilgimi bile çekti. Sarı Sarıklılar (Yellow Turbans) isyanından itibaren bu orduların ve başındaki generallerin, uğruna karşı savaştıkları yolsuzluğun ve zulmün bir temsilcisi haline geldiklerini görmek hoştu. Buna rağmen benim için oyunun bir eksisi karakterlerin isimleri oldu. Gücünü tarihten alan ve tarihi olayları yarı gerçekçi bir tonla anlatan bu yapımda karakterlerin isimlerini aklımda tutmam çok zor oldu. Oyun elbette her karakteri tanıtan bir codex sunuyor ama çoğu zaman karşımdakinin bir general veya alelade bir asker olup olmadığını anlayamadım çünkü oyun beni önemli kişilerle tanıştırsa da isimler çok çabuk kafamda karışıyordu.

Oyunun hikayesiyle alakalı diyebileceğim ama çok da detaylı bahsedemeyeceğim bir başka konu da oyunun sonları. Oyunda toplamda altı son bulunuyor. Bunlardan üçü normal son olarak adlandırılıyor ve belirli bir noktada sizden bir kişiyi ve yönettiği grubu seçmeniz isteniyor. Cao Cao, Sun Jian ve Liu Bei’den birisini seçip onun yanında durabilir ve hangi krallığı inşa ettiğini deneyimleyebilirsiniz. Bunun yanında bir de Fate Altered Events denilen bir sistem var.

Örneğin herhangi birini seçerek oyunu bitirdiniz ve bazı generallerin savaşlarda öldüğünü gördünüz. Aslında bu ölümleri engelleyebilir, kaderi değiştirebilir ve oyunun True Ending hallerine tanıklık edebilirsiniz. True Ending’lere ulaşmak için bazı gereklilikleri yerine getirmeniz gerekiyor. Elbette ilk gördüğünüz sonlardan farklı yapıdalar ama yine de oyunu hikaye moduna getirip bakmak daha mantıklı çünkü belirli savaşların kaderini değiştirseniz bile geri kalan kısımlar neredeyse aynı kalıyor.

DYNASTY WARRIOR ORIGINS, yeni olduğum bir tür olsa bile bende bir kez daha bitirmek için istek yarattı diyebilirim. Yine de yeni ısınanlar için oldukça uzun bir oyun. 30-40 saatte seçtiğim krallığın sonuna ulaştım ve bunu yaparken yan görevlere o kadar fazla vakit ayırmadım. Tüm sonları ve yan görevleri görmek isteyen mükemmeliyetçi oyuncuların en az 100 saat ayırması gerekiyor bu yapıma.

Ekran goruntusu 2025 02 03 230230

Gerçekten ben tek, onlar sürü

Oyunda yer alan savaşları serinin önceki yapımlarıyla karşılaştırmam oldukça zor olsa da bu yapımda gördüğüm sistemleri özet geçebilirim. Öte yandan oyunun savaşları beni gerçekten kendisine bağladı. Önyargılarımdan dolayı musou türü oyunlarda taktiğe pek yer verilmediğini ve sadece üstümüze akın akın gelen askerleri kesmeye çalıştığımızı düşünüyordum. Ancak DYNASTY WARRIOR ORIGINS’te savaşlara taktiksel yaklaşmayı başarmışlar. Özellikle büyük çaplı savaşlara girmeden önce bir hazırlanış sekansı izliyorsunuz, sizin bulunduğunuz gönüllü ordunuzun kumandanı masa etrafında brifing veriyor ve görevlerinizi sıralıyor.

Bunun yanında oyunun kombat sistemine bir başlangıç dersi vermem de gerekiyor. Musou türünü, üstünüze sayısız düşmanın akın ettiği ve sizin de bu düşmanları yene yene ilerlediğiniz bir deneyim olarak özetleyebilirim. Koei Tecmo, 1 vs 1000 mottosunu hissettirmeye çok çabalamış olacak ki ana görevde yer alan neredeyse her büyük çaplı savaşta sadece siz savaşıyormuşçasına bir atmosfer oluşuyor. Güçsüz askerler, komutanlar ve hatta orduyu kumanda eden general sadece size karşı gibi hissediyorsunuz. Her savaş bir kaos ortamını beraberinde getiriyor.

Ekran goruntusu 2025 02 03 220843

Savaşları eğlenceli kılan ise Wanderer’ın kullandığı silahlar ve Battle Arts denilen özel yetenekler. Bu iki etmen oyunun çehresini çok kritik şekilde değiştiriyor. Oyun size toplamda kullanılabilir on adet silah sunuyor. Kılıç, mızrak, zırhlı eldiven, Wheels (halka şeklinde bıçaklar), Podao (tek ağızlı kargı), asa, Twin Pike (çift balta), Lance (mızrağın daha uzun versiyonu), Crescent Blade (Hilal Kılıç) ve teber silahlarını oyunda ilerledikçe açabilir veya mağazalardan satın alabilirsiniz. Özellikle Wheels, Podao ve Twin Pike ilk kullanışınızda çok özgün hissettiriyor. Her silah kendine has farklı kombo şemalarıyla geldiğinden dolayı bir silahla yaptığınızı diğer silahla yapmıyorsunuz. Bunun yanında Lance ve Crescent Blade gibi bazı silahlar birbirlerine görünüş olarak çok benziyorlar.

DYNASTY WARRIOR ORIGINS’in en iyi sunduğu özelliklerden biri silah çeşitliliğinden dolayı oyuncunun kendi tarzına en çok yakışan silahı sunma zamanı vermesi. Elbette oyuncu belli bir noktaya gelene dek çoğu silahın kilidini açamasa da bunları deneyip alışması için şans tanıyor. Örneğin yeni bir silahı bir yan görevde bile kullanmadan önce test edebiliyor ve nasıl saldırılar yapabileceğinizi görebiliyorsunuz. Oyunun başlarından itibaren mızrakla ilerlemek istediğimi bu modla anlamıştım ve ben aksiyon oyunlarda tam bir kılıç canavarıyımdır! Kılıçtan başka silah elime sürmezken önce mızrak ve ardından Lance, benim için harika seçenekler oldu.

Ancak buradaki önemli nokta tekrar demem gerekirse kendi tarzınızı bulmanız gerektiği. Ofansif bir yaklaşım istiyor ve topluca düşman indirmek istiyorsanız seçiminiz Wheels olmalı. Halka şeklinde olduklarından silahın içerdiği saldırı şemaları genel olarak bıçakları fırlatmak ve bir bumerang gibi kullanmaya odaklanıyor. Bıçaklar dönerek elinizden çıksın, çevrenizdeki kalabalığa vursun ve geri gelsin. Ofansif yaklaşımı sevmiyor ve en iyi saldırının defans oluşturmaktan geldiğini mi düşünüyorsunuz? O zaman belki mızrak veya Lance ilginizi çekebilir. Gelen saldırıları püskürtürken düşmanların postürünü bozun ve parry yaptığınızda çok büyük hasar verin. Zayıf ve güçlü saldırılar arasında yumuşak geçişler yapmak istiyorsanız Crescent Blade’i kullanın. Böylelikle her silahın kendisine has nüansları olduğunu anlıyor ve en iyi seçimi yapabiliyorsunuz.

Seçtiğiniz silahlarla zayıf ve güçlü saldırılar yapmanızın yanında düşmanlardan kaçınabilir, onların saldırılarını bloklayabilir ve güzel bir zamanlamayla parry yapabilirsiniz. Yapabildiklerinizi birbirleriyle harmanlayarak yerde ve havada değişik kombolar da gerçekleştirebilirsiniz ki oyunun güzelliği aslında burada yatıyor. Her bir silahın kombo şemalarını ezberlemek zor gelebilir ama azıcık pratik yaparak bile farkında olmadan harika saldırılar yapabiliyorsunuz. Bu arada güçlendikçe karşınıza daha güçlü seviyede ve nadirlikte silahlar da çıkmaya başlıyor ve yaptığınız saldırıların ne kadar oturaklı olduğunu zaman geçtikçe anlıyorsunuz.

Ben bile çok karışık gözüken ve çoğu zaman ekranda ne olup bittiğini anlamadığım savaşlarda farkında olmadan devasa sayıdaki düşmanları temizleyen kombolar yapabildim ve bunu yaparken hangi tuşlara bastığım hakkımda en ufak bir fikrim yoktu. Çünkü kaos ortamı ve sürekli yenilmesi gereken birilerinin olması resmen hayatta kalma içgüdünüzü devreye sokuyor ve varınız yoğunuz yokmuşçasına girişiyorsunuz.

Elbette silahları değerli kılan bir diğer etmen de savaş sanatları veya Battle Arts sistemi. Bunları ek hasar veren özel yetenekler gibi düşünebilirsiniz. Düşmanlara saldırdıkça Bravery barınızı artıyorsunuz. Yeterli miktara eriştiğinizde iki tuş kombinasyonuyla Universal (her şekilde kullanabileceğiniz) ya da silahlara özel olan Arts’ları kullanabiliyorsunuz. Bunlar da havalı animasyonlara sahip olan ve farklı amaçlara hizmet eden yetenekler olduğundan savaşları çeşitlendirebiliyor. Örneğin bir tanesi sizi postür moduna alıyor ve o esnada bir düşman size saldırırsa onu ve çevresindekileri havaya püskürten bir saldırı yapabiliyorsunuz. Oyunda ilerledikçe ve Bravery puanlarınızı (bir nevi edindiğiniz yetenek puanları) kullanarak yeni yetenekler açabiliyorsunuz.

Kalabalık gelen düşmanları alan saldırılarıyla püskürtmek harika hissettiriyor. Eğer silahınızı ve Arts yeteneklerinizi bunlara göre seçerseniz alana hükmeden bir savaşçı olabilirsiniz. Ancak bu durum bireysel boss savaşlarında size dezavantaj yaratabilir. Bazı boss savaşlarında sadece boss ve siz karşı karşıya geliyorsunuz. Böyle bir durumda parry ve karşı saldırılar çok daha önemli oluyor. Dolayısıyla bossların ve generallerin savunmasını (Fortitude) düşüren bireysel saldırılar yanında alan saldırıları yetenekleri de koymak gayet dengeli ama eğlenceli bir deneyim oluşturacaktır.

Savaşların hoşuma gitmeyen (ki bunda biraz öznellik var) kısmı taktik konuşulduktan sonra savaş alanında neyi nasıl uygulayacağınızı tam anlayamamanız olabilir. Savaş esnasında mini haritada yanıp sönen alanlar müttefik generallerin nerede çarpıştığını gösteriyor. Oyuncu da kendisine sunulan taktiği uygulamak ile onlara yardıma gitmek arasında ikilemde kalabiliyor. Örneğin resimdeki savaşta ben sanırım uygulamam gereken taktikten biraz uzaklaştım ve başka yerlerde üst düzey askerleri kestim. Ben onları kestikçe başka bir bölgede çarpışan müttefik general gittikçe zorlanmaya başladı. Ben de bana anlatılandan tamamen farklı şekilde önce onu kurtarmaya ardından kendi kafama göre asıl generalin olduğu yere gittim ve onunla savaşmaya başladım. Yani demem o ki savaşta gerçekten ne yapmanız gerektiğini bazen anlayamayabiliyorsunuz ve bu da kafanızın estiği üzere savaşmanız anlamına geliyor.

Nasıl hissettiriyor bu tarz bir deneyim?

Öncelikle daha önce böyle bir türe hiç adımını atmamışlar için tamamen yeni bir zanaatkarlık öğrenmek gibi diyebilirim. Sonuçta hikayenin temposu ara sahneler/diyalog içeren sahnelerle ne kadar yavaşsa savaşların temposu da bir o kadar hızlı. DYNASTY oyunlarında demek ki böyle bir denge yakalamaya çalışıyorlar. Savaşların tadı damağınızda kalıyor çünkü kaos içerisinde önünüze geleni dövmek ve kaç kişiyi alt ettiğiniz gösteren sayacı sürekli yukarı çıkartmak adrenalin salgılıyor. Bir süre sonra sadece gözünüz normal düşmanlardan daha güçlü olan komutanlara kayıyor ve onları yenmeye çalışıyorsunuz.

Ama şunu da öğreniyorsunuz ki bu yapım “yum gözünü ve saldır düşmana” tipinde asla değil. Oyun sizi her büyük çaplı muharebe öncesi savaş çadırına boşuna getirtmiyor. Orada siz ve ait olduğunuz gönüllü birliğinin savaşı kazanmak için neler yapacağı söyleniyor. Eğer bunları yapmazsanız ve ordunuzdaki önemli kişilerden biri ölürse savaş kaybediliyor. Ayrıca kafanıza göre düşmanlara girerseniz/ya da direkt ana boss’a giderseniz çok kolay yenilebilirsiniz. Dolayısıyla bunları yaparken adeta bir lidermiş gibi de hissediyor, taktiğe odaklanmaya çalışıyorsunuz.

Ekran goruntusu 2025 02 03 223816

Oynanış döngüsündeki ek ögeler, harita ve görevler

DYNASTY WARRIOR ORIGINS’in ana olayı savaşlar olduğu için geri kalan kısımlarında pek de derinlik beklemiyordum zira beklediğim bir nevi doğru çıktı diyebilirim. Kuş bakışı bir harita üzerinde seyahat ederek çeşitli objektiflerle etkileşime geçebiliyoruz. Genelde dünya üzerine serpiştirilmiş toplanabilir ögeler bulunuyor ve bunları tavernada veya mağazalarda kullanabiliyoruz. Topladığım kristallerle karakterin özelliklerini arttıran (veya ek yetenekler veren) tılsımlar yaparken madeni paralarla da silahlar alabildim. Bunun dışında istediğiniz kadar tekrar edebildiğiniz küçük çaplı savaşlara da yine buradan girebiliyorsunuz. Bulunduğunuz bölgede sağlamanız gereken bir Barış seviyesi var. Küçük çaplı savaşlara girerek o bölgeyi daha barışçıl hale getirebiliyorsunuz ki bu da ek Battle Arts veya silah yeteneklerini açmanızı sağlıyor.

Küçük çaplı savaşlar ayrıca opsiyonel görevleri halletmek için bir kolaylık sağlıyor. Oyunda ilerledikçe bazı yan karakterler sizlere küçük yan görevler veriyor. Ancak bu yan görevler beklediğim kalitede değillerdi. Genellikle bu görevler belli bir silahla belirli sayıda düşman öldürmek veya belirli bir kombo şemasını uygulamak üzerine kuruluydu. Açıkçası bu tarz görevlerin pek de bir derinliği yok ve ana görevleri takip ederken farkında olmadan bazılarını zaten tamamlıyorsunuz. Bu noktada oyundan biraz daha uzun soluklu ve hikaye tarafı ağır basan yan görevler beklerdim.

Kendi görüşüme göre haritanın büyüklüğüne kıyasla içindeki yan etkinlikler makul sayıda diyebilirim. Elbette küçük çaplı savaşlar da bir süre sonra baymaya başlıyor çünkü zaman zaman daha önce oynadığınız tıpatıp aynı versiyonlarına denk gelebiliyorsunuz. Buna rağmen Bravery puanı kasmak ve silahınızın yetenek seviyesini yükseltmek için eğlenceli yan etkinlikler olarak öne çıkıyor bunlar.

Ses ve müzikler için ayrı bir paragraf açmaya bile gerek duymuyorum. Etkileşime geçilebilen haritada dolanırken hafif ve tatlı bir melodi çalıyor. Savaşlar esnasında daha heyecanlandıran ve adrenalin yükselten müzikler çalıyor. Ancak çoğu zaman düşmanlarla savaşırken o melodiye odaklanmıyor ve sadece aksiyona bakıyorsunuz. Dolayısıyla görevler esnasında aklımda kalan bir müzik bile olmadı.

KOEI TECMO tarafından geliştirilen ve yayınlanan DYNASTY WARRIOR ORIGINS, 17 Ocak 2025 tarihinde çıkış yaptı. Eğer farklı bir inceleme okumak isterseniz Kingdom Come Deliverance 2 incelememize de göz atabilirsiniz.

DYNASTY WARRIOR ORIGINS
DYNASTY WARRIOR ORIGINS
8.7
İnceleme 8.7
Bu makaleyi paylaş
Genel Yayın Yönetmeni
Takip et
İsmim Muratcan Ös. MisteRNOOB'da Genel Yayın Yönetmeni ve Indie divizyonunun lideriyim. Üç seneyi aşkın yazarlıkla uğraşıyorum.
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir