Kingdom Come Deliverance 2 İncelemesi

Türkçe dil desteğine sahip olan ve Guiness Rekorlarında yerini almış, büyük bir heyecanla beklenen Kingdom Come Deliverance 2'nin incelemesine bir göz atalım.

Bora Berk Coşgun
23 Dk Okuma Süresi
9.1
Kingdom Come Deliverance 2

Kingdom Come Deliverance 2… Bazı zamanlar birkaç kelime bile cümlelere bedeldir. Bu oyunu aklı selim, normal insanların geliştirdiğini düşünmüyorum. Ortada çok büyük bir tutku, aşk ve bağlılık olduğu bariz şekilde hissediliyor. Sadece ticari kaygının güdülmediği, tıpkı Baldur’s Gate 3’te gördüğümüz gibi oyunculara kendini kanıtlamanın ve tutku ürünü tattırmanın asıl amaç olduğu gözle görülebiliyor. Ben de bir oyuncu olarak biraz tür seçen bir insan olsam da bu gibi durumlar bakış açımı tamamen değiştirebiliyor. Baldur’s Gate 3’te aynısını yaşamıştım, daha önce neredeyse hiç girmediğim bir türken hastası olup günümün yarısını oraya gözüm kapalı şekilde harcamıştım.

Warhorse Studio tarafından geliştirilen Kingdom Come Deliverance serisinin, ilk oyununu oynama şansına ne yazık ki erişememiştim. Fakat serinin ilk oyunun ne kadar başarılı olduğunu, ne kadar kısıtlı bütçeyle yapıldığını ve aşk ürünü olduğunu bildiğim için ikinci oyunda ellerindeki dev bütçeyle nasıl yapabileceklerini merak ederek bu incelemeye bir şans vermek istedim. Kingdom Come Deliverance 2, büyük bir hype yaratmaya başladı ve bunun çok daha da büyüyerek devam edeceğini düşünüyorum. Sırf bu yüzden seriye bu oyunla başlayacaklar için de yorumlarımı yapacağım.

Kingdom Come Deliverance 2’ye Bir Ön Bakış

Kingdom Come Deliverance 2, uzaktan bakıldığında ilk girecekler için korkunç bir oyun gibi gözükebilir. Dev bir dünya, alışık olunmayan bir dönem ve farklı oynanış mekanikleri. Bunlar göze çarpan ilk şeyler. Yeni başlayanlar için gerçekten de zor olduğunu söyleyebilirim. Fakat oyun, bu konuların bazılarında elinizden tutuyor ve size yol gösteriyor. Bazılarında ise tam tersi. Hiç bilmediğiniz bir dünyada bir başınasınız. Her ne kadar böyle bahsetsem de o dünya, çok çekici yaratılmış ve içinde oradan oraya gitmekten büyük zevk alıyorsunuz. Çözümlemek, o dönemin zorluğunu yaşamak sizi bir keyif patlaması yaşatıyor.

Hikaye

Hikaye tarafına değinmeden önce, metin tarafı ile başlamak istiyorum. Kingdom Come Deliverance 2’de resmen bir diyalog ve metin taşması mevcut. Her yerden metin çıkıyor. Herkes ile bir şeyler konuşabiliyorsunuz. Zaten Warhorse Studio, bu oyun ile Guiness Rekorlar Kitabına başvurdu ve tam olarak 2.2 milyon kelime ile rekorun yeni sahibi oldu. Rekorun eski sahibi de bu konulardaki başarısıyla ünlenmiş olan Baldur’s Gate 3’tü. O yüzden fazlalığı ve büyüklüğü ben kelimeler ile anlatamam, sadece büyüleyici diyerek tek kelime ile özetleyebilirim.

Kingdom Come Deliverance 2 Hans

Oyuna; at üstünde ekibimizle birlikte, Lord Hans Capon’un koruma amirliğini yaparak başlıyoruz. Kralımızdan, düşman kaleye bir mektup ulaşması lazım ve bu sorumluluk Lord Hans Capon’a verilmiş. Bizim görevimiz ise onun herhangi bir problemle karşılaşmamasını sağlamak. At üstünde seyir ederken konuşmalar yapıyoruz ve seçimlerimizle buradaki durumları ilerletiyoruz. Daha sonrasında düşman kalenin rütbelisi olan Yüzbaşı Thomas ile karşılaşıyoruz. Doğal olarak bizi bir tehdit olarak algılıyor. Tam olarak orada ilk önemli seçimimizi yapıyoruz. Oyundaki seçimler gidişatı değiştiriyor ve yüzbaşı ile olan durumda dilersek sessiz kalabiliyoruz, dilersek ise konuya dahil olarak farklı noktalara getirebiliyoruz. Ben, barışçıl bir tavır sergileyerek oradaki problemi çözdüm ve aradaki buzları erittim.

Daha sonrasında ise Lord’umuzun kararıyla geceyi göl kenarında kamp yaparak geçirmek için ekibimizle birlikte kurulduk. Kurulmamızla birlikte yoldaşımız olan, köpeğimiz “İt”i ekibimizdeki aşçıyı, “seni ısırır” diye korkutarak besledikten sonra, Hans Capon’un daveti üstüne düelloya giriştik. Bu düelloda, oyunun savaş mekaniklerini öğrendik ve savaşa hazır hale geldik. E tabii yemekler yendi, köpek beslendi ve de uzun bir yolun üstüne düello yapıldı. Yorgunluk çökmüştü, bunun üstüne biraz şımarık olan Lord’umuz Hans Capon, “denize girelim” diye tutturdu. Denize girmekle de bitmez, duyduğumuz kız sesleri üzerine gizlilik mekaniklerini kullanarak onlara yanaştık ve izlemeye başladık.

Bütün hikaye ve tüm felaket de böyle başladı. Biz kızları izlerken, ekibimiz pusuya düşürüldü ve hepsi teker teker, gözlerimizin önünde öldürüldü. Yağmalandık, her şeyimiz çalındı. Hans Capon her ne kadar sessiz kalmak istese de karakterimiz Henry, yiğitliğini konuşturarak taciz edilen kızın bırakılması için bağırdı ve yerimiz açık oldu. Sonrası kovalamaca ve gizlilik mekanikleriyle sıyrılmak üstüne.

Yüksek bir yerden düştük ve Hans bizi taşırken, halüsinasyon görmeye başladık. Aslında buradaki halüsinasyon, Kingdom Come Deliverance 2 ile seriye başlayanları bilgilendirmek adına yapılmış, harika bir seans. Size ilk oyunun hikayesini kısa özet gibi geçiyor aklınızdaki birçok soru işaretini kapatıyor.

Oyun, bu şekilde devam ederek aralara sunduğu nüanslar ile ilk oyunun hikayesini anlatmaya devam ediyor ve bilmeyenler için “ilk oyunu oynamasam problem yaşar mıyım?” sorusunu tamamıyla akıllardan silmeyi başarıyor.

Tamamen yağmalanmış, pis ve çulsuz bir şekilde öyle ya da böyle gitmemiz gereken kaleye ulaştıktan sonra dilenci zannediliyoruz ve kafamızın üstünden dışkı dökülerek oradan gönderiliyoruz. Artık elimizde egosu büyük ölçüde parçalanmış iki karakter bulunuyor. Gittiğimiz hiçbir yerde ciddiye alınmıyor ve ezikleniyoruz. Devam eden olaylarda ise yükseliş yaşamaya çalışarak elimizden geleni yapıyor ve işten işe koşuyoruz. Bu anlattıklarım oyunun sadece pilot kısmını ele alıyor. Yani, hikayenin büyüklüğünü ve sürükleyiciliğini anlatmaya çalışsam ne yazık ki sayfalar yetmez.

Görevler

Görevler kısmı da oldukça yoğun. Ana görevler, yan görevler, mini görevler gibi klasik açık dünya RPG’lerden alıştığımız sistem mevcut. Ana görevler doğal yapısı gereği tamamladıkça ilerliyor. Fakat burada farklı bir durum da söz konusu. Ana görevler alıştığımız gibi tek yollu değiller. Spoiler vermemek adına sürekli olarak ilk görevlerden bahsediyorum ve bu örneği de ilk görevlerin bir tanesinden vereceğim.

KCD2 Mission

Mesajı ulaştırmamız gereken kalenin Kral’ının, gideceği bir düğün mevcut. Bu düğüne bir şekilde girmemiz lazım fakat şu anki halimizle giremeyiz. O yüzden farklı bir çözüm bulmalı ve kendimize yol haritası çizmeliyiz. Burada yapımcılar size o görev başlığı altında 3 farklı seçenek sunuyor. Bunlar A, B ve C olarak ayrılmış.

A, kendimizi geliştirip gerekli görevleri yaparak kendimizi kanıtlamamızı istiyor. B, yani benim seçtiğim yolda ise demirci Radovan’ın yanına giderek, babamızın vefat etmiş ünlü bir demirci olduğundan bahsederek, bize işi öğretmesini istiyoruz. Demirci de bunu kabul ederek bize güveniyor ve demirciliği öğretiyor. Burada öğrendiğimiz demirciliği oyun içerisinde de kullanabiliyoruz tabii ki. Daha sonrasında bize fazlasıyla güvenen Radovan, çıraklarının ulaştırması gereken malzemeleri ulaştıramadığını ve onu bulmamızı istediğini söylüyor. Bu malzemelerin ulaşması gerektiği yer de tam olarak düğün sahibinin olduğu yer. Araştırmaya başlıyoruz ve adım adım olayları çözerek kendimizi düğüne kabul ettiriyoruz. C’de ise farklı çiftçi ile olan yol mevcut fakat çok uzak olduğu için orayı hiç denemedim. A ile başlayıp sonrasında vazgeçerek B’den ilerleyerek bitirdim.

Bu süreçte oyuncuya hiçbir zorlama da yapılmıyor. Dilerseniz sadece ana görevlerden ilerleyebilirken, dilerseniz de sürekli yan görevler yapabiliyorsunuz. Ben, ilk ana görevden ikinci ana göreve geçerken, araya 10 saatlik bir süre soktum ve sadece yan görev yaptım. Bunu size önermiyorum, orası ayrı bir mevzu. Başta ana görevleri yapıp biraz kazanç sağlamak ve sonrasında yan görevlere girmek, çok daha iyi bir seçenek olacaktır.

Seçimler ve İtibar

Kingdom Come Deliverance 2’de neredeyse girdiğiniz her diyalog, size seçimler sunuyor. Bu seçimler, hem oyunun gidişatını hem de ilerde gireceğiniz diyalogları değiştiriyor. Değiştirdiği tek şey diyaloglar da değil. Hali hazırda ilerleyen metinlerde bile, öncesinde yaptığınız şeyleri görebiliyorsunuz. Örneğin Hans Capon ve benim, bir yaşlı kadına 150 Groşen’lik borcumuz vardı. Az önce yukarıda da bahsettiğim gibi yan görevler yaptığım 10 saatlik arada ben, yeteri kadar Groşen topladım ve borcumuzu ödedim. Hans ile gerçekleştirdiğimiz öylesine olan bir konuşmada, seçimler bile yokken, “Borcumuz vardı, unuttuk. Hadi ödeyelim” dedi ve Henry de cevap olarak “Ben ödedim, merak etmene gerek yok.” diye ekledi. İtibarım da bu sayede yükseldi.

KCD2 Dialogue

İtibar demişken, oyunda bir itibar sistemi mevcut. Bu sistem, tüm şehirle ve insanlarla olan durumunuzu etkiliyor. İyi şeyler yaparak itibarınızı iyi şekilde yayabilirken, aldığınız kötü kararlar da itibar kaybetmenize sebep oluyor. Bir şeyler çaldığınız fark edilirse itibarınız kötü etkileniyor ve o şehirden geçmek bile sizin için zulüm olabiliyor. Çünkü muhafızlar sizi yakalamak istiyor. Tabii ki bu sistem bu kadar basit işlemiyor. Mesela yıkanamadınız ve üstünüz biraz kirlendi.

Sokaktan geçen herhangi bir NPC, size “Ne kadar pissin. Ahırda mı uyudun?” gibi bir söz söylüyor ve siz de ister kendinizi açıklıyor, isterseniz de sert cevap verebiliyorsunuz. Burada verdiğiniz cevap dahi itibarınıza etki ediyor. Yaptığınız ticaretlerde de pazarlık yapabiliyorsunuz ve ekstra bahşiş bırakırsanız itibarınız artarken, fazla eli sıkı davranırsanız itibar kaybediyorsunuz.

İtibar tüm şehirler için nötr olarak başlıyor. Bir şehirde yaptıklarınız diğer şehirlere sıçramıyor. Her bölgenin kendine has itibar sistemi mevcut. Harita üzerinde her şehrin itibarı bir simge ile sarı veyahut kırmızı şekilde ifade ediliyor. Sarı iyi simgelerken, kırmızı ise kötüyü simgeliyor. En önemli şehirlerden birisinde ben, kötü itibara sahip olduğum için hızlı seyahat yaparken zaman zaman yakalanıyorum ve başıma bela alıyorum. O şehirde ticaret yapacakken bile gizli gizli geziyorum ve yakalanmamaya çalışıyorum. Tam da bu sebeplerden, Kingdom Come Deliverance 2 oynarken seçimleri ve hareketleri çok özenli seçmek gerekiyor.

Açık Dünya

Oyunun koskoca bir dünyası mevcut. Burada dilediğiniz gibi dolanabiliyorsunuz. Karşınıza sayısız etkinlikler ve durumlar çıkıyor. Kimi zaman düşman kampları çıkıyor ve sizi tehdit ediyorlar. Bir anda kendinizi savaşın içerisinde buluyorsunuz. Bazı zamanlarda ise göçebe kampları çıkıyor ve size hayat hikayelerini anlatıyorlar, yardımlaşabiliyorsunuz. Ticaret için bir yerden bir yere ulaşım sağlayan at arabalarına soygun düzenleyebiliyorsunuz. Bir keresinde, bir ulak mesaj taşırken mesajı kaybetmiş ve korkudan geri dönememiş. Bu yüzden kendisini dövmemizi ve çalınmış süsü vermemizi istiyor. Ben ise etrafı kontrol ettim, baktım kimse yok ve onu öldürüp soydum.

Açık dünyası çok zengin. Bunun gibi birçok duruma şahitlik edebiliyorsunuz. Bu sayede bir noktadan diğerine gitmek sıkıcı olmaktan çıkmış. Canlı ve her anlamda yaşayan bir açık dünya mevcut. Etkinlikler, sizi tanıyan insanlar, ticaretçiler, çiftçiler ve çok daha fazlası. Sürekli bir heyecan içinde ve diken üzerindesiniz. Acaba bu kim? Pusu mu? Para kazanır mıyım? Yakalanır mıyım? gibi sorularla kafanızı meşgul edebiliyorsunuz. Bu da hızlı seyahat sisteminden uzaklaşmanıza ve dünyanın içine daha çok girerek özdeşleşmenizi, sık sık seyahat edebilmenize olanak sağlıyor.

Görev döngüsü de sonsuzmuş gibi hissettiriyor. Açık dünyada karşılaşılan insanlar, rütbesi ve konumu fark etmeksizin size görev verebiliyorlar. Bu görevlerden kimi zaman para kazanırken kimi zaman farklı kazançlar elde edebiliyorsunuz. Uyku, oyunda çok önemli bir konuma sahip. Takatiniz ve canınız ağırlıklı olarak uykuda düzeliyor. Bu yüzden yatacak yerler çok önemli. Açık dünyada aldığınız bazı görevler karşılığında insanlar size evlerini açabiliyor ve yatacak yer tahsis edebiliyor. Bu kadar büyük bir dünyada ne kadar fazla yatacak yeriniz varsa, o kadar da avantajlı konuma geliyorsunuz.

KCD2 World

Önceden ufak da olsa bahsettiğimiz gibi bir hızlı seyahat sistemi de Kingdom Come Deliverance 2’de mevcut. Haritayı açtığınız zaman şehirlerin ve belirli noktaların üzerinde mavi işaretli kalkan simgeleri var. Onlara iki kez tıkladığınız zaman eğer çok yüklü değilseniz veyahut herhangi bir engel yoksa oyun içerisindeki uzaklığınıza göre geçen mesafede oraya ulaşıyorsunuz. Hızlı seyahatte bile belirli durumlarla da karşılaşabiliyorsunuz. İtibarınızın kötü olduğu yerde muhafızların sizi yakalaması ya da köylü bir kadının etrafını sarmış haydutlar vs. Bunlara durmak veya durmamak sizin kararınıza kalmış. Fakat muhafız olaylarında kaçmanın şans oranları var. Mesela, kaçabiliyorsunuz fakat %55 şans ile gibi.

Oynanış ve Fizikler

Kingdom Come Deliverance serisi ilk oyunuyla da birlikte oynanışı her zaman tartışmalara yol açtı. Kimi oyunculara göre oynanış çok zevkli ve özgünken, kimi oyunculara göre de çok gerçekçi ve sıkıcı bir yapıya sahip. Oyunun oynanışı ağırlıklı olarak hareket, at sürme ve savaştan ibaret. dilerseniz sırasıyla gidelim ve yorumlayalım.

İlk olarak hareket mekaniklerine göz atalım. Karakterimiz Henry, atletik yapıya sahip. Bu yüzden tok ve sağlıklıysa uzunca süre koşabiliyor. Koşu ve zıplama gibi hareket mekanikleri de oldukça tok hissettiriyor. Karakterin yere bastığını hissedebiliyorsunuz. Havada gitmiyor ve cidden gerçekçi hissettiriyor. Giydiğiniz kıyafetler ve zırhlara göre özel olarak tasarlanmış ses efektleri ve görsel efektlerle birlikte hareketler çok çok daha gerçekçi hissettirmeyi de başarıyor. Yani Henry gerçekten de bir zırh mı giyiyor yoksa çıplak mı hissedebiliyorsunuz.

KCD2 Figh

At sürme mekaniklerine gelince, şu ana kadar Red Dead Redemption 2 hariç hiçbir oyunun at sürme mekaniklerine ısınamadım ve sevemedim. The Witcher 3 gibi oyunlardaki hızlı at kullanımı beni rahatsız etmiş ve konforsuz hissettirmişti. Kingdom Come Deliverance 2, bu konuda biraz daha orta yolu bulmaya çalışmış olsa da yine de hızlı tarafa daha çok kaymışlar. Hareket ederken anlattığım o hisleri at sürerken ne yazık ki tam olarak hissedemedim. Zaman zaman kontrolümün dışında hareketler yapıyormuş gibi hissettim.

Fakat daha önce hiçbir oyunda görmediğim bir durum da mevcut. Atınızı sakin ya da hızlı fark etmez sürerken, eğer ki ağaçların veya dalların arasına dalarsanız ve kafanız onlardan birisine çarparsa attan düşüyorsunuz. İlk yaşadığımda şok etkisi yaratmış olsa da bu mekaniğe bayıldım. Ayrıca atınıza eyer, nal gibi at malzemeleri takarak performansını ve konforunu arttırabiliyorsunuz.

Son olarak da savaş mekaniklerine girelim. Bu bölüm çok geniş bir bölüm. Mekaniklerden başlarsak, bence aşırı gerçekçi bir düzen mevcut. İlk oyundaki gerçekçi yapıyı çok da bozmamışlar. Fakat eleştirileri duymuş olsa gerekler ki biraz daha sadeleştirmişler. Oynanışı dilerseniz kombolarla süsleyebilir, dilerseniz de parry-attack sistemini kullanarak ilerleyebilirsiniz. Ben oyunda belirli kombolar yapmış olsam da ağırlıklı olarak parry sistemi ile ilerledim.

Parry sistemi, rakibiniz size tam saldıracakken üstünde yeşil bir kalkan çıkmasıyla gerçekleşiyor. Tam o durumdayken sağ tıka basarak engelleyebiliyor ve hasar almamayı başarabiliyorsunuz. Ardından çıkan mavi kılıç simgesini gördüğünüzde sol tıka basarsanız atak gerçekleştirebiliyorsunuz. Her doğru zamanlamalı atak rakibinize hasar verecek diye bir durum söz konusu değil. Rakibiniz de bloklayabiliyor. Bazı savaşlar, birebir dahi olsa 15 dakikanın üstünde sürebiliyor.

Rakipleriniz de sadece insanlar değil. Açık dünyada gezerken karşınıza çıkan kurtlar gibi yabani hayvanlarla da mücadeleye girebiliyorsunuz. Yabani hayvanlarla olan dövüş ne yazık ki çok kötü ve yorucu olmuş. Hem onları takip etmek hem de saldırmak çok zor. Blokladığınız zaman uzağınıza düşüyor ve vurmak oldukça zorlaşıyor.

Oyunda yakın ve uzak olmak üzere iki farklı dövüş sistemi mevcut. Yakın dövüş sistemi kendi içerisinde dallara ayrılıyor. Hafif silahlar, ağır silahlar, mızraklar ve silahsız olarak sınıflanıyor. Burada, kendinize en uygun tarzı seçip onun üstüne ustalaşabiliyorsunuz. Ben hafif silahları, yani tek elimle kılıç tutarken diğer elimle kalkan tuttum. Bu sayede savunmalarımı daha sağlam şekilde yaptım ve hızlıca atağa geçtim. Tabii ki rakibimi öldürmem de aynı oranda uzadı ve daha fazla vakit harcamama sebep oldu. Her silahın hissiyatı, görüntüsü ve stat’ları kendine özgü. Karakterinize uygun kuşanmanız çok önemli.

KCD2 MENu

Uzak mesafe saldırılarda ise yay ve arbalet kullanabiliyoruz. Yay daha hızlı fakat daha az zarar verirken, arbalet ise çok daha yavaş kuruluyor fakat hasarı çok daha yüksek. Tabii ki hasar oranı sadece yay ve arbalete bağlı değil. okların da farklı kategorileri mevcut. Normal yay oku veya arbalet oku, delici arbalet oku veya delici yay oku gibi kategoriler mevcut. Bunları sınıflandırmak ve mantıklı kullanmak tamamen sizin elinizde.

Kısaca bahsetmek gerekirse, Mount and Blade’de de görmeye alışık olduğumuz bir savaş sistemi mevcut. İlk oyuna göre daha basitleştirilmiş ve kitlenin büyümesini göz önüne alarak herkese hitap eder şekle getirilmiş. Dilerseniz profesyonel tavır sergileyip kombolarla süsleyebilir ve oynanışınızı mükemmelleştirebilir, dilerseniz de parry-attack gibi basit bir sistemle oyunu bitirebilirsiniz. Buradaki denge, oldukça güzel ayarlanmış.

Yetenekler

Kingdom Come Deliverance 2, içerisinde yetenekler ve bir yetenek ağacı barındırıyor. Yetenek ağacı tam olarak ağaç sayılmaz ama literatüre bir nevi öyle oturduğu için öyle bahsedeceğim. Bir yetenek listesi mevcut. Bu liste kendi içerisinde kategorilere ve alt kategorilere ayrılıyor. Kategoriler; Değerler, İkincil, Yetenekler ve Mücadele olarak dört farklı şekilde sınıflandırılıyor. Buradan dilediğinizi seçerek ilgili bölüme ulaşıyor ve alt kategorilere erişiyorsunuz.

Alt kategoriler oldukça fazla. Burada avantaj puanlarınızı kullanıyorsunuz kendinizi geliştirmek için. Biriktirdiğiniz avantaj puanlarını, hangi alanda gelişmek istiyorsanız oraya harcıyorsunuz. Ben; Savaşçı, iyi ekipman kullanan, itibarımı olabildiğince yükseltebileceğim ve ikna yeteneği yüksek olup, at kullanışı yetenekli olan bir Henry oluşturdum. Tüm oynanışımı da buna göre şekillendirdim.

Yetenekler ve seviyeler oyunun her durumunda karşınıza çıkarken ben en çok hoşuma giden yerden bahsetmek istiyorum. Tabii ki diyaloglar. Ben bu oyunun öyle ya da böyle diyaloglarına bittim. Sürekli bahsetmek istiyorum. Ben galiba aşık oldum… Diyalogların içerisinde seçimler seçeneklere ayrılıyor. Bu seçeneklerin bazıları düzken bazıları ise o konu üzerindeki yeteneğimiz ve seviyemizle bağlantılı oluyor. Onların arasından en mantıklı ve en güçlü tarafımızı seçip o şekilde ilerletebiliyoruz.

Ben güçlü ve iknacı bir karakter oluşturduğum için daha çok bu dal üzerinden yürüdüm. Mesela iki örnek vereyim. İlk olarak bir görevde, gizlice bir eve girdim ve muhafızlar tarafından yakalandım. O sırada hapisteydim ve çalıştırılma görevine çarptırılmıştım. Muhafız beni yakaladı ve teslim olmamı emretti. Ben ise ikna seçeneğini seçtim ve ona “Sır tutabilir misin? Dün bir kızla yattım.” ile başlayan bir hikaye anlattım. Kendisi de güldü ve yaptığım şeyi görmezden geldi. Bir diğerinde ise bir işkence görevindeydim. Kişiye yaptığım işkencenin dozunu ayarlayamazsam ölecekti. Bu yüzden onu gücümle korkutarak, kimseye konuşmayan karakteri konuşturmayı başardım. Tabii ki bunlar her zaman tutacak diye bir şey yok. Kimi zaman başarılı olabilirken kimi zaman ise başarısız olabiliyor.

Grafikler ve Optimizasyon

Kingdom Come Deliverance 2 grafik konusunda oldukça başarılı. Çok büyük ve yoğun bir dünyası olmasına rağmen orta çağ temasını oldukça güzel yansıtıyor. Burada yapımcı ekip, realistik grafikler üzerinden yürüdüğü için temaya tamamen uymuş. Yeşillikler gerçekten yeşillik gibi hissettirirken, kale, zemin vs. oldukça kaliteli ve oturmuş hissettiriyor. Karakter modellemeleri gibi şeylere gerçekten farkı yok desem yalan olur fakat oldukça iyiler. Yine de geliştirilebilirler tabii ki. Unreal Engine 5 ile yapılan oyunları gördükçe çıtamız çok yükseğe çıktığı için beklentilerimiz de doğal olarak yükseliyor fakat Kingdom Come Deliverance 2 bunu oldukça karşılıyor. İlk oyunla arasında çok bir fark olmasa da gayet iyi denilebilir.

KCD2 Kingdom

Optimizasyon konusunda da oldukça başarılı bir oyun olmuş. Ben iki farklı cihazla test ettim. Bunlardan birisi 4060TI ekran kartlı masaüstü cihazıyken diğeri ise 4070 ekran kartlı laptop idi. İkisinde de Ultra ayarlarda, DLSS açık şekilde 80-90 FPS bandında akıcı şekilde oynadım. Ultra’nın bir üstü olan deneysel mod, çok çok daha iyi bir görselliğe sahip olsa da ne yazık ki bu cihazlarla bile 30-40 FPS bandında takıldım ve akıcı bir oyun deneyimi yaşayamadım. Önerilen sistemler çok yüksek gibi gözükse de DLSS gibi teknolojiler cihazları büyük ölçüde rahatlatıyor ve akıcı bir oyun deneyimi yaşamamıza olanak sağlıyor.

Warhorse Studio tarafından geliştirilen ve Deep Silver-PLAION tarafından yayınlanan Kingdom Come Deliverance 2, 4 Şubat 2025 tarihinde çıkış yapacak. Eğer farklı bir inceleme okumak isterseniz Assetto Corsa EVO incelememize de göz atabilirsiniz.

Kingdom Come Deliverance 2
9.1
İnceleme 9.1
Bu makaleyi paylaş
Takip et
Oyunları seviyorum.
Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir