Bundan birkaç hafta önce Shadow of the Erdtree DLC’sinin duyurulması üzerine Elden Ring lore’unun üzerinden tekrar geçtiğimiz serinin son bölümüne hoş geldiniz. Serinin bir önceki bölümünde Godfrey’in sürgün edilişinden, Radagon’un yükselişinden ve Leydi Ranni’nin sebep olduğu tüm savaşları başlatacak olan Godwyn’in cinayetinden bahsetmiştik.
Bu bölüm aslında oyunun fragmanlarında ve oyuna giriş sekanslarında bize en çok bahsedilen bölümdür. Shardbearer’lar yani Rüntaşırlar, Elden Ring’in Lands Between’in dört bir yanına dağılmış olan parçalarını tutan ve güçlerini ele geçiren yarı tanrılar. Her biri artık elde ettiği bu güçleri idrak etmeye çalışıyor, her biri yeni çağın hâkimi olmak için kendi stratejilerini belirlemeye çalışıyorlardı.
Elden Ring’in Parçalanmasından Bir Süre Sonra:
Godwyn’in ölmesi (aslında tam olarak ölemedi çünkü ruhu Erdtree’ye hiçbir zaman dönmedi) ve Marika ile Radagon’un Elden Ring’in parçalanmasından itibaren bir daha asla görülememesi ilk etapta huzursuzluğa yol açsa da bir müddet boyunca barış devam etti. Bu barışın ve ittifakın yegâne sebebi Marika’nın Godwyn’den sonraki en büyük çocuğu, yaşayan yarı tanrıların en yaşlısı Morgott olmuştu. Morgott, her ne kadar bir alamet olsa ve alametler Erdtree çağında lanetli olarak görülseler de Erdtree’ye sırt çevirmemişti. Yıllarca Leyndell’in lağımlarında yaşayan ve Elden Ring’in merkezindeki büyük rünü ele geçiren alamet, Leyndell’in hakimiyetinde hak iddia etmiş ve Erdtree’yi hayatı pahasına korumaya ant içmişti.
Ancak onları bir alametin yönettiği Leyndell halkı tarafından bilinirse onu kabul etmeyecekleri için Morgott kendini ve boynuzlarını örttü ve Velied Monarch (Örtülü-Peçeli Hükümdar) lakabını aldı. Ancak Morgott, Elden Ring’in ve Greater Will’in herhangi bir desteğine sahip olmaması sebebiyle tek başına Lands Between’in her bölgesini kontrol edecek güce sahip olamadı. Bu sebeple ilk etapta diğer Shardbearer’lar ile bir ittifak kurdu ve her bir bölgeye kendisine sürekli rapor vermeleri için Gece Süvarileri’ni (Night Cavalry) gönderdi.

İttifak aslında Morgott’un boss savaşında bahsettiği kişilerden oluşuyordu. Alamet Kral olarak kendisi, Altın Düzen’in temsilcisi Godrick The Golden, İkiz Dahiler Miquella ve Malenia, General Radahn, Yargıç Rykard ve Ay Prensesi Ranni. Ranni’nin Elden Ring’in parçalanmasına sebep olduktan sonra nasıl ittifaka katıldığı hakkında kesin olarak söyleyeceğimiz bir şey yok. Burada iki teori ortaya çıkıyor; ya diğer yarı tanrıların Ranni’nin yaptıklarından haberi yoktu ya da haberleri olsaydı bile Ranni’nin artık Empyrean’lıktan kurtulmasıyla Caria bölgesinin sorumlusu olması sebebiyle mecburen böyle bir ittifaka çağırılmıştı. İki teori de gayet kuvvetli görünüyor ve en nihayetinde Godwyn’in ölümünün failini bilmemiş olmaları ve Caria bölgesinin kontrolünü elinde tutan Ranni’yi de ittifakta bulundurmaları olabilitesi en yüksek teori olarak görünüyor.
Rüntaşırların durumlarını daha doğru anlatmak için hepsinden tek tek bahsetmek gerek diye düşünüyorum çünkü bu ittifakın dağılmasında her bir rüntaşırın kendine özgü hedefleri ve idealleri bulunuyor.
Rüntaşırların Emelleri:
Morgott’tan başlarsak eğer kendisi Erdtree’nin tek gerçek koruyucusu olduğunu düşünüyor ve Tanrıça’nın kaybının, ağabeyi Godwyn’in ölmesinin ve Erdtree çağının sonlanmasının sebeplerini diğer yarı tanrılarda görüyor. Ona göre hepsi kendi hırslarının peşinden koşmuş ve asla Greater Will’e gerçek hizmetkar olamamışlardır. Ancak ilginç bir şekilde de bu durumdan kendini sorumlu tutmuş ve Greater Will’in onu asla yeni hükümdar olarak seçmeyeceğini bilse de Elden Ring’in tezahürü Erdtree’yi hayatı pahasına korumaya yemin etmiştir.
Godrick The Golden, oyun içerisindeki anlatılarda Marika’nın uzaktan akrabası olarak tarif edilir ancak Numen’lerin hepsinin kadın olduğunu bildiğimizden dolayı olsa olsa Lord Godfrey’in uzaktan akrabası olabilir. Godwyn’in ölümünün ardından Leyndell’de yer iddia etmiş ve altın soyun temsilciliğini üstlenmiştir. İleride de bahsedeceğimiz gibi Godrick gibi Lord Godfrey’in birçok akrabası daha tahtta ve Leyndell’de hak iddia edeceklerdir. Ayrıca Godrick’in Lord Godfrey’e fazlasıyla özendiğini biliyoruz. Balta kullanması ve baltasında aslan sembolünü bulundurması bunların en belirgin örneklerindendir.

Miquella ve Malenia, Ranni’nin Empyrean’lıktan çekilmesiyle birlikte tanrı ve tanrıçalığa yükselecek yegâne adaylar olabilirlerdi ancak kendilerinin farklı planları bulunuyordu. Miquella, kardeşinin ve kendinin lanetinin kırılması için yıllar boyunca Greater Will’den medet umdu. Ancak Greater Will’in, Malenia’nın gözlerinin önünde çürümesine engel olmaması, onun Greater Will’e sırt çevirmesi için yeterli bir sebepti. Miquella’nın kendi amaçlarını gerçekleştirmek için artık kendi yollarını bulması gerekiyordu. Hem saygı duyduğu ağabeyi Godwyn’in ölümünün tamamlanması için hem de kız kardeşi Malenia’nın çürümesini önlemek için Elphael’e, Lands Between’in en kuzeyine çekildi.
Miquella’nın keşfettiği şey ise çürümenin sebebinin başka bir dış tanrının etkisi olduğuydu. Bu sebeple Miquella, vücuda batırıldığında tüm dış tanrıların etkisini kesen bir iğne geliştirmeye çalıştı. Alaşımsız Altın İğne olarak da bilinen bu eşya Malenia’nın çürümesini önlemeye başladı. Malenia bu iğne sayesinde daha sonra değineceğimiz savaşlarda boy gösterebilecektir.
Miquella’nın, Godwyn’i ölümden geri getirmeye çalışması ise bir güneş tutulmasına bağlıydı. Bu aslında sadece bir teori ve eğer Elden Ring DLC’sinde hikâyenin bu yönden ilerlediğini görürsek bu konuyu daha da genişletebiliriz.
General Radahn, Yıldızların Fatihi. Radahn, Radagon ile Rennala’nın çocuğu olsa da her zaman Lord Godfrey’e özenen onun gibi olmak isteyen birisiydi. Zırhının her bir parçasında bulunan aslan motifleri de onun anısına yapılmıştı. Radahn çocukluğunda Raya Lucaria’da eğitim aldığı gibi ilerleyen zamanlarda Sellia’da da yer çekimi büyüsünü öğrenmeye başlayacaktı.
Radahn kendini kanıtlamak isteyen bir yarı tanrıydı dolayısıyla kendisinin en büyük hedefi sahip olduğu yer çekimi büyüsüyle gökyüzünü fethetmek, yıldızların hâkimi olmaktı. Ki en nihayetinde bunu başarmış ve yarı tanrıların iki en güçlü ismi arasına ismini yazdırmıştı. Ancak Radahn’ın ve diğerlerinin bilmediği şey ise Lands Between içerisindeki tüm dengelerin yıldızların hareketi ile sağlandığıydı. Özellikle Leydi Ranni’nin kaderi yıldızların hareketsiz kalmasıyla bağlanmıştı.

Leydi Ranni Empyrean’lığından kurtulduğundan beri Caria Kraliyet Ailesi’nin başına geçmiş ve Shattering’ten kendine düşen büyük rünü kabul etmeyip atmıştı. Şimdiki tek amacı bir şekilde General Radahn’ı yenerek yıldızları serbest bırakmak ve Lands Between’de yeni bir çağ başlatmaktı. Yıldızların Çağı.
Yargıç Rykard’a gelecek olursak kendisi Golden Order döneminde acımasız bir yargıç olarak tanınıyordu. Elden Ring’in parçalanmasının ardından Gelmir Dağı’ndaki malikanesinde kendisini yeni bir güç arayışında buldu. Ayrıca yarı tanrıların, kendilerini hiç umursamayacak bir dış tanrı için savaş vermesini alçaltıcı buluyor, kendine bir hakaret olarak görüyordu. Tüm bunlar Rykard’ın ileride Greater Will’e karşı büyük bir hareket başlatmasının nedenleri olacaktı.
Bu bölümde daha önce hiç bahsetmediğimiz Mohg ise ikiz kardeşi Morgott’un aksine hiç yüzeye çıkmadı. Mohg, bir dış tanrı olan The Formless Mother’ın etkisi altındaydı ve Lord of Blood olarak kendi düzenini başlatmak istiyordu. Bu düzenin tanrısı olarak da yarı tanrıların en zekisi Miquella’yı seçmişti. Eğer Mohg bir şekilde Miquella’yı ikna edebilirse Kan Çağını başlatabilecek ve kendisi bu çağın ilk Elden Lord’u olabilecekti. Tüm bu düşüncelerle Mohg, Malenia’nın korumasındayken Elphael’e ve Miquella’ya nasıl ulaşabileceğini bulmaya çalışıyordu.
1. ve 2. Leyndell Savunmaları:
Morgott’un idare etmeye çalıştığı yarı tanrılardan oluşan bu ittifak ilk darbesini Godfrey’in uzaktan akrabalarının ayaklanması ve Leyndell’e saldırıya kalkışmasıyla yedi. Aslında taraflar tam olarak burada açıklanmıyor ancak beden aşılama yöntemini kendisine uygulayabilen Godefroy The Grafted’ın bu savaşta yakalanıp esir edilmesi, saldırganların Godfrey’in uzak akrabaları olabileceğini işaret ediyor (Daha sonraları bu aşılama tekniğini Godrick de kullanmayı öğrenecek ve Godrick The Grafted olarak anılacaktı.). Diğer taraftan bu savaş sırasında Godrick’in kadınların arasına karışıp Leyndell’i terk etmesi de onun Morgott’a ihanetini açıklar nitelikteydi. Öyle görünüyor ki Godrick, saldırganların içerideki ajanı olmuştu.

Leyndell bu savaşta başarıyla savunuldu ancak bir sorun vardı ki ittifak dağılmaya başlamıştı. Her yarı tanrı kendi çağını başlatmak istiyor, yavaş yavaş aralarında büyük kavgalar çıkmaya başlıyordu. İttifakın en güçsüz üyesi Godrick bile askerleri ile Stormveil Kale’sine kaçmış kendini güçlendirmek için beden aşılama yöntemini kendine uygulamaya başlamıştı.
Bu karışıklıktan en çok rahatsız olan General Radahn olmuştu. Morgott’un Greater Will tarafından istenmemesi ve buna rağmen Leyndell’de hak iddia etmesi, tüm bu uyumsuzluğun da Golden Order’ı bu denli zayıflatması onu Leyndell’i fethetmeye itti. Radahn ittifaktaki yerini bozarak tüm gücünü topladı ve Leyndell’e doğru yürüdü. Yarı tanrılar arası iç savaşın başlamasıyla ittifakın diğer tüm üyeleri de kendi kabuğuna çekildi.
Artık Leyndell’in kaderi, Morgott ile Radahn arasında yapılacak savaşın kazananına bağlıydı. İki güç de kendini Golden Order’ın haklı varisi olarak görüyor ancak olaylara farklı açılardan bakıyorlardı. Bir alamet olan Morgott’un bu savaşta yer alması elzemdi ancak eğer alamet olduğu açığa çıkarsa Leyndell halkı ona sırt çevirip Radahn’ın saflarına geçebilirdi. Bu nedenle Morgott, ahalisine kendini Morgott’un en büyük hizmetkarı Margit olarak tanıttı. Bu sayede ahalisi kendisini savaştayken tahtta oturuyor sansa da en ön saflarda yer alarak Radahn’ın güçlerini püskürtmeyi sağlayabilecekti.

Savaşın kaderi Radahn’ın aleyhine işledi. Çağlardan beri sadece bir defa (antik ejderhalar savaşı) duvarları yıkılan Leyndell, bu defa da sağlam kalmayı başardı. Radahn ve orduları Redmane kalesine geri çekildi ve Margit’in namı tüm Lands Between’e yayıldı.
Gelmir Dağı Savaşları (Volcano Manor Saldırıları):
Aradan ne kadar süre geçtiğini pek bilmesek de (sonuçta yarı tanrıların hayatlarından bahsediyoruz ve bu süre Haligtree’nin büyümesine bakılırsa yüz yıl kadar sürmüş bile olabilir.) Rykard’ın Greater Will’e ihanet etmesi üzerinde Morgott, ordularıyla beraber Rykard’ı bitirmek için Gelmir Dağı’na yürüdü. Dağın eteklerinde gerçekleşen bu savaşın Elden Ring’in parçalanmasından sonraki en yıkıcı savaş olduğu söylenir. Ancak iki ordu da bu savaştan net bir galibiyetle ayrılamamıştır. Geriye kalan tek şey dağdaki savaşın korkutucu izleri olmuştur.

Bu savaştan sonra Rykard, kendini ve büyük rününü tanrı yiyen yılana yedirmiş, yılanla bir olmuştur. Kendi malikanesine gelen yolu düşen her bir misafir, Rykard tarafından yenmeye başlamış ve yılanın boyutu bugün Rykard boss savaşına gittiğimizdeki boyutuna ulaşmıştır. Yılan tarafından yenildiğinden beri artık o Yargıç Rykard değil, Küfrün Lordu Rykard olmuştu.

Malenia’nın Hikayesi ve Aeonia Savaşı:
Miquella ve Malenia, ikinci Leyndell savunmasından itibaren Elphael’e çekilmiş ve Miquella, kendisiyle başlayacak yeni bir dönemin görüntülerini görmeye başlamıştı. Miquella’ya göre sorun Erdtree’nin kendisiydeydi. Yeni bir dönem için yeni bir kutsal ağaç gerekiyordu. Bu sebeple Miquella Elphael’in göbeğine Erdtree’den kopardığı dallardan birini dikti ve fideyi kendi kanıyla sulamaaya başladı. Haligtree’nin oluşumu bu şekilde başladı. Bir yarı tanrının kanı ile sulanan ağaç, inanılmaz bir hızla büyüdü ve bugünkü halini aldı.

Miquella araştırmalarına bu ağacın kovuğunda devam ediyordu ancak kendi lanetini kıramadığı müddetçe kız kardeşine daha fazla yardımcı olamayacağını anlamıştı. Miquella’nın tam potansiyeline erişebilmesi için sonsuza dek çocuklukla lanetlenmiş bu bedenden ayrılmalıydı. Yarı tanrı çareyi Haligtree’nin köklerinde buldu. Eğer muazzam bir hızla büyüyen bu ağaca kendini bir şekilde bağlayabilirse, o büyümeden faydalabileceğini düşündü. Kendini Haligtree’ye aktaran bir kozaya bağladı ve Malenia’ya onun dönüşünü beklemesini söyledi.
Elphael’de tek başına kalan Malenia artık daha zayıf bir durumdaydı. Belki Stormveil’de Godrick’in ona sürekli hakaret etmesinden bunalması belki de Radahn’ın yıldızların hareketini durdurmasıyla sadece Ranni’nin değil diğer tüm yarı tanrıların kaderlerini bağlamış olmasını fark etmesi midir bilinmez ancak ordusuyla birlikte güneye yürümeye karar vermişti. Malenia önce Godrick’e haddini bildirecek ardından da General Radahn’ı mağlup ederek kardeşinin kaderini gerçekleştirmesini sağlayabilecekti.
Mohg’un yıllarca beklediği an buydu.
Malenia ve ordusunun büyük kısmı Haligtree’yi terk ettiğinden artık savunmasız kalan Miquella için Mohg hemen harekete geçti. Alamet, ilk olarak kendi sarayından Haligtree’nin yakınlarına açılan bir portal inşa ettirdi. Tüm ordusuyla Haligtree’ye akın etti ve Malenia’nın da yokluğuyla aşırı zayıflamış bu şehirden Miquella’yı kaçırıp kendi sarayına getirmeyi başardı.

Bu sırada Malenia, çoktan Stormveil Kale’sinde Godrick’i yenmiş ve Godrick’in af dilemesi için ayaklarına kapandırtmıştı. Bir sonraki hedefi General Radahn olan yarı tanrı, Caelid bölgesine zafer üstüne zafer kazanarak gelmişti. Malenia’nın Stormveil’de Godrick’i yenmiş olduğunu öğrenen Radahn da boş durmamış, ordusunu gerçekleşecek bir savaşa hazırlamıştı.
Miquella Mohg’un sarayında yerini aldığında iki ordu çoktan Aeonia bölgesinde savaşa girişmişti. Yarı tanrıların en güçlüleri ve en maharetlileri, bir sonraki düzenin en güçlü iki adayı artık bu savaşta kozlarını paylaşıyorlardı. Malenia ustalıkla kullandığı kılıcıyla bir bir Redmane şövalyelerini doğrarken Radahn yaptığı tek bir yer çekimi büyüsüyle Cleanrot ordusunu yere mıhlıyordu. En nihayetinde karşı karşıya gelen iki yarı tanrı, Radahn’ın lehine ilerleyen bir düelloya tutuştular.

Radahn rakibine her zaman saygıyla yaklaşmıştı. Elden Ring’in fragmanlarında Radahn’ın, protez kolu çıktığında Malenia’nın durup kolunu takmasını bile beklediğini görebiliyoruz. Ancak savaş sırasında Miquella’nın tasarladığı iğne kırılmış olsa gerek ki Malenia, tekrar kızıl çürüğe esir olmaya başladı. Savaşı kaybedeceğini anlayan yetenekli kılıç ustası, yaptığı son bir hamle ile Radahn’ın sırtına çıktı ve ilk çiçeğini açtı. Kızıl çürüğün çiçeği tüm Caelid’i içine alan bir salgın başlattı ve Aeonia’yı bir kızıl çürük bataklığı haline getirdi.

Bu gelişmeyle savaşın iki tarafı da çekilmeye başladı. Radahn’ın ordusu ağır yaralı generallerini kaleye geri çekmeye çalışırken zaten sayıları beş on kişiyi geçmeyen Cleanrot ordusu bu cehennemden Malenia’yı çıkarmaya çalıştı. Malenia’yı ilk bulan Cleanrot şövalyesi Finlay, komaya girmiş kadını anında sırtladı ve Elphael’e, Miquella’nın yanına götürmek için yola çıktı. Ancak Miquella artık ne Malenia’ya yardım edebilirdi ne de kendini düştüğü bu durumdan kurtarabilirdi.
General Radahn ise gerçekleşen kaosun tam dibinde olmasıyla akli dengelerini kaybetmişti. Artık o Caelid’in kızıl sahillerinde dolanan, dost düşman fark etmeden herkesi yiyerek gökyüzüne uluyan akılsız bir canavara dönüşmüştü.
Greater Will bu savaştan sonra artık olaya dahil oldu ve diyarın dört bir yanındaki Tarnished’lara hayat verildi. Tüm Tarnished’lar Lands Between’in yeni hükümdarı olmak ve Elden Ring’i birleştirip yeni Elden Lord unvanını kazanmak için Lands Between’e çağırıldı. Aralarında biz de vardık, Lord Godfrey de…
İyisiyle kötüsüyle, eksiğiyle fazlasıyla bu lore’u baştan sona anlattığımız serinin sonundayız. Lore’u elimde geldiğince heyecanını koruyarak anlatmaya çalıştım. Başarılı oldum mu bilmem ama olmasam bile en nihayetinde her zaman yazmak istediğim bu lore serisini bitirmiş bulunuyorum. Buraya kadar okuyan herkese çok çok teşekkürlerimi sunarım. Shadow of the Erdtree bizlere neler sunacak ve bu lore’un gidişatını nasıl etkileyecek ben de çoğu Elden Ring fanı gibi merak içerisindeyim. Şimdilik DLC çıkana kadar benden bu kadar. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Sevgiyle sağlıcakla kalın ve oyunla kalın.
Okuması çok keyifli bir seriydi. Umarız ki çıkacak olan DLC lore’un gölgede kalan kısımlarını aydınlatıcı olur. Özellikle Miquella’nın akıbetini eminim herkes merak ediyordur. Bakalım zaman bize neler gösterecek. Sevgiler..
Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Seriyi beğenmenize sevindim. DLC’yi ben de tüm souls fanları gibi sabırsızlıkla bekliyorum. Lore’un aydınlattığı kısımlar olursa ondan da en yakın zamanda bahsetmeye çalışırım.