Öncelikle, incelemeye direkt olarak geçmeden önce bunun klasik bir DLC incelemesinden ibaret olmayacağını düşünüyorum. Elden Ring: Shadow of the Erdtree, bir DLC’den ziyade adeta yeni bir oyun seviyesindedir. Bu sebepten dolayı da biraz farklı davranacağım incelemede.
Şimdi 2022 yılında çıkmış tarihin en iyi oyunları arasına bir şekilde girmeyi başarmış, souls gibi niş bir türü herkese bir şekilde denettirmeyi başarmış bir oyun çıkmıştı. Dilerseniz o oyunun incelemesine de bu bağlantıdan gidebilirsiniz. Bu bahsettiğim oyun o yılın en iyi oyunu seçildi ve birçok insanın da gönlünü kazandı. Doğal olarak bu kadar sevilen bu oyuna gelecek olan genişletme paketiyse iki yıldır bekleniyordu ve o gün geldi çattı.
Elden Ring: Shadow of the Erdtree’nin Hikayesi
İlk olarak hikaye ile başlamak istiyorum ancak hikayeyi net bir şekilde anladığımdan bile emin değilim. O yüzden biraz daha ana amaç ve hikayenin nasıl anlatıldığına değineceğim. DLC, Elden Ring’de çokça duyduğumuz Miquella ile alakalı. Mohg’u kestikten sonra Miquella’nın elinden DLC’ye giriş yapıyoruz ve Shadow Realm’de Miquella’nın ayak izlerini takip etmeye çalışıyoruz. Bu noktada bizim gibi Miquella’nın izlerini takip eden bir takım NPC’ler ile de karşılaşıyorsunuz. Kısaca temeli Miquella’nın izlerini takip etmek olan bir hikaye var karşımızda. DLC; kendince hikayeyi etraftaki nesneler, mektuplar, cutsceneler ve NPC diyaloglarıyla anlatmayı denemiş. Elden Ring zaten FromSoftware oyunları arasında araştırmadan hikayeyi az çok anlayabileceğiniz oyunlarından biri.
Onun dışında NPC hikayeleri DLC olmasından kaynaklı ana oyundan çok daha kısa sürüyor. Mesela bir NPC’nin hikayesini 15 dakika içerisinde bitirebildim. Ayrıca çoğu görevi rehbere bakmadan yapabilmeniz de mümkün. Sanıyorum ki ben sadece bir tanesi için rehber bekledim. Onun dışında ekstra zor bir durumla karşılaşmıyorsunuz. Bu DLC’deki ekip ise çoğu grace’de karşınıza çıkıyor veya çıkmasalar dahi sizi yönlendirecek belirli notlar bırakabiliyorlar. Ben DLC’nin bu noktasını gayet sevdim. Görev yapıları açısından tatmin eden bir DLC ile karşı karşıya olacaksınız. Ne çok uzun ne de çok kısa, tam tadında görevler.
Oynanış
Şimdi gelelim oynanışa. Elden Ring Souls oyunları noktasında çıtayı o kadar yükseltti ki şu anda çıkan herhangi bir souls-like oyun kesinlikle Elden Ring’den daha düşük seviyede olacaktır. Lakin FromSoftware, bu DLC’de bence ana oyunun üstüne net bir şekilde koyabilmiş. Nedenleriyle beraber anlatmaya başlayayım.
İlk olarak oyunun temel oynanışı aynı olsa dahi From Software çeşitliliğin ucunu biraz kaçırarak oyuna yeni sekiz farklı silah sınıfı eklerken toplamda yetmiş adet silah ekledi. Bu sayede ana oyundaki buildinizden sıkıldıysanız hızlıca karakterinizi yeniden yaratabilirsiniz. Tabii ki bu silahlarla sınırlı değil. 10 yeni kalkan, 39 talisman, 14 sorceries, 28 incantations, 20 Spirit ash, 25 Ash of War, 30 Armor seti gibi şeyler de bunun cabası.
DLC sizi sürekli içeriğe boğmaya çalışıyor ama ne yazık ki gördüğünüz her eşya işinize yarayacak önemli eşyalar olamayabiliyor. Örneğin bende en büyük hayal kırıklığı yaratan eşya yakın dövüş silahları oldu. Fragmanda gördüğümüzde inanılmaz eğlenceli duran silahlar oyuna geldiğinizde ne yazık ki sizi biraz yarı yolda bırakıyor. Çünkü +25 yapsanız dahi ne yazık ki aldığınız silah hasar noktasında yetersiz kalıyor. Buna benzer birkaç silahla daha karşılaştım ama gördüğüm kadarıyla birçok farklı build yapabiliyorsunuz.
Bunun dışında oyunun en önemli kısmı haritası. Elden Ring’in çok başarılı olmasındaki sebeplerden biri açık dünyası ve keşif hissiydi. Açık konuşmak gerekirse ben DLC’nin haritasını ana oyunun haritasına tercih ederim. DLC’nin haritası ana oyundan daha küçük ama ekstra dolu dolu. Çok fazla birbirinden bağımsız çok güzel mekanlara gidebilmenizin yanı sıra dikey şekilde genişleyen haritada yolunuzu bulmak ve bir şeyleri keşfetmek bana ekstra eğlenceli geldi. Aşağıya nasıl ineceğinizi bilmeden girdiğiniz bir zindanın sonundan farklı bölgeye çıktığınızda işte bu oyun olmuş diyorsunuz. Ayrıca daha az bölgenin olmasını görsel açıdan çok iyi kullanmışlar. Sanıyorum ki girdiğim her bölgede oha bu adamlar ne yapmış demişimdir.
Ayrıca güzel taraflardan biriyse oyundaki Catacombların, Gaolların vs. hepsinin ana oyundan daha farklı bir mantığa sahip olması.
Mesela bir Catacombda basilisk gözlerinden kaçarken, birinde ışığı açmaya çalışmak veya gaola girip jarların çıplak halleriyle dövüşmek ve gizemleri bulmak… Hepsini farklı dizayn etmeye çalıştıkları için oyun ekstra keyifli olmuş.
Aynı zindanlara sürekli girmekten şikayet etmiştim Elden Ring incelememde ama o sebepten dolayı bu DLC beni tatmin etmeyi başardı. Ayrıca sadece Catacomb ve Gaollar değil ama girebileceğiniz farklı farklı mağaralar ve keşfedeceğiniz çok fazla gizli bölge olacak.
Oyunun zorluk seviyesinin ayarını DLC’de biraz kaçırmışlar. Bunu dengelemek içinse oyuna Scadutree Fragment ve Revered Spirit Ash isimli iki farklı eşya getirmişler. Bunları haritada buluyorsunuz ve grace’e oturduğunuzda bulduklarınızı kullanarak kendinizi güçlendiriyorsunuz. Scadutree Fragment verdiğiniz hasarı ve dayanıklılığınızı arttırırken Revered Spirit Ash ise Torrent’i ve ruhlarınızı güçlendiriyor. Bunlardan yeterince bulana kadar oyunun erken kısmında biraz acı çekebiliyorsunuz. Yine de bunlardan ne kadar bulursanız bulun, oyun gerçekten belirli noktalarda sizi delirtebiliyor. Düşmanların sizin full canınıza tek atmasından tutun türlü türlü problemler yaşayabiliyorsunuz.
Tabii ki bir Souls oyununun olmazsa olmazlarından biri olan Boss ve normal düşman çeşitliliği de DLC’de çıtayı bayağı yükseltiyor. Shadow of the Erdtree’nin bosslarının bazıları gereğinden fazla zorlaması ve oynayışınızı kısıtlaması sebebiyle canınızı sıkabilir. Ben sabit birkaç build ile oynadığımdan benim canımı çok sıkmadı.
Bunun dışında ben bossların tasarımlarını ve movesetlerine bayıldım. İsim veremiyorum ama bazı bosslar resmen görsel şölen ve her yerinden epiklik akan bosslardı. Sanıyorum herhangi bir oyunda bossları izlemekten bu kadar keyif almamıştım. Lakin yine her oyunda olduğu gibi kamera sorunu çokça yaşıyorsunuz. Düşmanlar ise kendi içlerinde çeşitleniyor ve her bölgede farklı düşmanlarla karşılaşabiliyorsunuz. Sadece belirli yerlerde kendini tekrar eden düşmanları daha fazla görüyoruz ama açıkçası beni çok da rahatsız etmedi. Ayrıca Fire Giant’lar da oyuna güzel ekleme olmuşlar. Savaşması aşırı gerici olan fightlar yaşatabiliyorlar oyunculara.
Grafik ve Atmosfer
Elden Ring’in kaplama kalitesi çıktığı yıl için bile sınıfta kalan bir işti. 2024’te bu daha çok göze batsa da oyun sanat tasarımıyla resmen yine de zirveye oynuyor. Kaplama kalitesi kötü olsa da sanat tasarımıyla beraber mükemmel gözüken bir dünya koyuyorlar önümüze. Bu sayede geniş bir açıdan baktığınızda oyun sizi büyülemeyi başarıyor.
Atmosfer noktasındaysa müthiş anlar yaşadım Shadow of the Erdtree’de. Örnek olarak Mavili bölge ve Abyssal Woods’u verebilirim. Abyssal Woods’un atmosferi “ben tehlikeyim” diye bağırırken mavili bölgenin atmosferi insanın içine huzur dolduruyor. FromSoftware yıllardır atmosfer işini çok iyi çözen bir ekip olduğu için bence yine çok iyi bir iş ortaya çıkarmış. Özellikle Shadow of the Erdtree’yi oynarken bolca “vay be” diyip etkileneceksiniz.
Müzik ve Ses
Ses tasarımı noktasında souls oyunlarına her zaman bayılmışımdır. Vuruşlarınızın tokluğu, verdiğiniz hasara bağlı değişen ses, yaptığınız kritik vuruşun sesi, düşmanların size saldırırken ve sizi farketmişken çıkarttığı seslerle oyunu çok rahat takip edebiliyorsunuz. Oyunu sadece dinleyerek refleks gösterebilirsiniz birçok şeye. Özellikle kameranın sapıttığı anlarda çokça kez kendimi bu şekilde kurtarmayı başardım.
Elden Ring’in müzikleri genel olarak güzeldi ama ben özellikle Shadow of the Erdtree’nin belirli bosslarında çalan şarkılara ekstra bağlıyım. Bazı boss fightlarda düşmana odaklanamayıp şarkıya daldığım anlar oldu. İnsanları izlerken oha bu şarkı ne kadar güzelmiş dediğim de oldu. Genel olarak harika bir işçilik. Atmosferi de çok güzel destekliyor, bulunduğunuz durumun gerilimi ve ciddiyetine bağlı olarak keyif alabiliyorsunuz.
Bug ve Optimizasyon
Evet, DLC’nin en büyük eksisine hoşgeldiniz. Oyun bug ve optimizasyon problemleriyle dolu ne yazık ki. Öncelikle bugdan başlayacağım. Oyunda yerin altına girip yerin altından item topladığım oldu, düşmanların anlık kendi kendine takılıp hareket etmediği anlar oldu, mimic’in olduğu yerde kaldığı buglar yaşadım, ben düşmana koştukça atlı full canlı güçlü düşmanın benden kaçtığı anlar yaşandı. Bunlar gibi birçok şey yaşadım Shadow of the Erdtree’de. Ekstra olarak optimizasyon noktasında da ağır darbe yediler. Oyun konsollarda çok kötü çalışıyor, PC’de ise çok yakın aralıklarla anlık FPS droplar ve donmalar yapıyor. Optimizasyon ve Bug tarafı düzeltilmeyecek problemler değiller ama keşke böyle çıkmasaydı dedirtti.
FromSoftware tarafından geliştirilen ve Bandai Namco tarafından yayınlanan Elden Ring: Shadow of the Erdtree DLC’si, 21 Haziran 2024 itibariyle erken erişime çıktı. Eğer okuyacak farklı bir inceleme arıyorsanız The Rogue Prince of Persia ön bakışına göz atabilirsiniz.