Silent Hill 2… Korku gerilim türünün efsanesi olarak anılan gösterilen oyunlardan bir tanesi. Elimizde bu tarz bir liste bulunsa kesinlikle en üst sıralara sahip olabilecek bir yapım. Tabii ki her ne kadar efsane olarak bilinse de 2001 yılında çıkmış olan oyun olmasını da unutmayalım. 2001 yılında çıkması ve asla remake veya remastered gibi yeniden yapımlara sahip olmaması oyunu biraz ulaşılamaz kılıyor.
Bu ulaşılamazlık ve eski olması da akıllarda soru işaretlerini uyandırıyor: “Oynayamadığım bir oyuna nasıl efsane derim?” Bu yeniden yapım, hem ulaşılamayan hem de günümüz modernitesine uymayan Silent Hill 2’yi günümüz standartlarına uyarlıyor. Tam olarak aslında benim gibi oyuncular için yapılmış diyebiliriz. Ben 2002 doğumlu bir oyun sever olarak, Silent Hill 2’yi çok küçükken oynamış ve asla anlamadan, bitiremeden bırakmak zorunda kalmıştım. Daha sonrasında güncel platformlarda bulunmaması gibi sebeplerden de oyuna erişim sağlayamamış, deneyim edememiştim.
Yapım Süreci ve Zorluklar
Bloober Team’in geliştirip yeniden yaptığı Silent Hill 2 Remake, yapımcı ekip için çok ağır bir yüktü. Daha önce Layers of Fear, The Medium, Blair Witch gibi çok da başarılı olmayan yapımlara imza atan Bloober Team, efsane olarak bilinen ve adını oyun dünyasındaki herkese duyurmuş olan Silent Hill 2’yi yeniden yapmayı kabul ederek o ağır yükü artık omuzlarına almıştı.
İlk başta Silent Hill 2 Remake’i sunumlarda yavaş yavaş göstermeye başladılar. Bu sunumlarda, oyuncuların sosyal medya üzerinden tepkilerine bakıldığında hep kötü şeylerle karşılaşıldığını görüyorduk. Sürekli olarak tepki ve eleştiriler Bloober Team’in üzerine yağıyordu. Beklentilerin yüksek olması, Konami’nin geliştirmiyor olması ve insanların yeni, gerçek bir Silent Hill oyununu dört gözle bekliyor olması bu eleştirilerin temel yapı taşını oluşturuyordu. Bu arada, yeni dediğime bakmayın ama yeniden yapım da olsa hem zamanında oynayamayan hem de çok eskiden oynamış olan oyuncularda büyük bir heyecan yaratmıştı Silent Hill 2 Remake.
Oyuncular bu eleştirilerde de haksız değillerdi. Kötü grafikler, orijinalinden farklı gözüken karakterler, eski atmosferi ve korkunçluğu yansıtamaması, oynanıştaki değişiklikler ve survival-horror gibi gözükmesi başlıca sebeplerdendi. Belli ki bu eleştiriler işe yaramış ve Bloober Team, tüm bu sorunların üstüne giderek çok başarılı bir yapıma imza atmış.
Silent Hill 2 Hikayesi
Silent Hill 2, her zaman oynanışından çok hikayesi ve karakter derinlikleriyle öne çıkmış bir oyundu. Silent Hill 2 Remake’de de bu devam ediyor. Zaten Bloober Team, orada herhangi bir riske girmeyerek; oyunun hikayesini, ara sahneleri ve diyalogları neredeyse birebir aynı tutmuş. Kendileri oyuna birkaç son eklese de geçmişten çok bir farkı olmadığını ve aynı olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Bu kısımda karakterlerin ve hikayenin psikolojik kısmından da bahsedeceğim için spoiler’lar bulunacaktır.
James Sunderland, üç yıl önce ölen eşi Mary’den ansız bir mektup alır. Bu mektupta Mary, Silent Hill adlı kasabada James’i beklediğini söyler. James, anında arabasına atlar ve Silent Hill kasabasına doğru yola çıkar. Fakat bu kasaba, James’in alışık olduğu kasabalardan birisi olmayacak ve onun için korkunç bir deneyim haline gelecektir.
Silent Hill kasabası, James’in travmatik geçmişi ve pişmanlıklarını yüzüne vurmayı planlayan bir kabus gibidir. James’in aklındaki saplantılı düşünceler, zamanında yaptıkları hatalar ve pişmanlıkları birer birer karşısına çıkacaktır. Bu psikolojik testi nasıl geçirdiğine ve nasıl bir sonuca vardığına göre James’in kasabadan ayrılışına da etki edecektir. Sürekli kendisini takip eden ürkütücü bir yaratık olan Pyramid Head ve Mary’e oldukça benzeyen Maria da bu kasabada James’in yakasını rahat bırakmayacaktır.
Kısaca Silent Hill 2, James’in suçu, pişmanlıkları ve kendini affetme arayışı üzerinden duygusal ve zihinsel derinliklerini keşfettiği bir hikayedir. Karanlık temasıyla ve hikayesiyle oyuncuyu da içine çekmeyi başaran bu yapımda, buyurun karakterlerin psikolojik olarak anlamlarına ve neden bu kadar derin olduklarına bakalım.
Karakterler ve Analizleri
James Sunderland
James Sunderland, Silent Hill 2’de yönettiğimiz, oyunun ana karakteridir. Oyunu James Sunderland’i yöneterek başlar ve bitiririz. James, oyun boyunca kendi hatalarıyla ve pişmanlıklarıyla yüzleşmektedir. Her ne kadar oyunda bir kurban ve acı çekiyor gibi tanıtılsa da maalesef ki hikayesinin derinliği çok daha farklıdır. James, karısı Mary’i acısını dindirmek için öldürmüş birisidir. Buradan bakınca “Çok acı çekiyormuş, acısını bitirmiş” gibi düşünebilsek de karısı olduğunu ve her daim yanında olması gerektiğini unutmamalıyız. Ölmekte olan bir eşe bakmanın sorumluluğu, James’e ağır gelmiş ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Bütün bu pişmanlıklar da onun Silent Hill adlı kasabaya gelmesine neden olmuştur.
Oyundaki diğer karakterlerin aksine James, bu kasabada gizemli ve korkunç yaratıklar görmektedir. Bu yaratıklar, James’in iç dünyasındaki yozlaşmayı gösterir. James’in Mary’i bulmaya çalışması, ona karşı işlediği, cinayet günahından arınmaya yönelik acınası çabasından ibarettir.
James Sunderland, olaya geniş açıdan bakıldığında şehveti ifade etmektedir. O, cinsel olarak hayal kırıklığına katlanamayan ve özgüvensiz birisidir. Her ne kadar içerisinde bir katili barındırıyor olsa da suçluluk duygusu sayesinde ahlaki pusulası dizginlenmiştir. James; günahları için tövbe etmiş dahi olsa çürüyen akıl sağlığı, ona ömür boyu bir hapis cezası olacak ve pişmanlıklarından kurtulamamasına neden olacaktır.
Angela Orosco
Angela Orosco, James’in Mary’nin peşindeyken karşılaştığı ilk karakterdir. Bu dünyadaki saflığı ve temizliği ifade eden Angela; çekingen, tereddütlü ve endişeli bir yapıya sahiptir. Konuşurken sesinin kısıldığını fark edersiniz ve bu da size Angela’nın kendine olan inanç eksikliğini gösterir. Angela da tıpkı James gibi ailesini aramaktadır. Her ikisi de ortak bir çaresizlik duygusunu paylaşmaktadır. Angela’nın Silent Hill’de annesini bulamaması da onu intihara meyilli bir hale getirmiştir.
Angela Orosco karakteri, insanlardaki düşük özgüveni sembolize eder. Kendinden emin olmayan ve kendisi hakkında bir şeyler düşünmeyen Angela; ailesini kaybettikten sonra akıl sağlığını koruyamayarak depresyona girmiştir. James kadar güçlü bir yapıya sahip olmayan Angela, ne yazık ki ateşin içine yürüyerek intihar düşüncelerinin kurbanı olmuştur.
Laura
Laura, aslında Silent Hill 2 oyununu oynarken “Bunun burada ne işi var, nereden ve nasıl geldi?” sorularının sürekli kafanızda oluşmasına sebep oluyor. Bu kadar korkunç bir kasaba ve içerisinde küçük bir kız. 8 yaşında olan Laura, aklından geçeni direkt söyleyen bir yapıya sahip. James’i, oyun boyunca Mary’e kötü davrandığı için acımasızca eleştirmektedir. Zaman zaman utanmaz, acımasız ve duyarsız olsa da dürüst birisidir ve yardımsever bir kalbe sahiptir.
Laura’nın hikayedeki sembolik anlamı ise kalbi ve masumiyeti temsil etmesidir. Laura, tüm kalbiyle içten birisidir. Yaşlanma ve olgunlukla gelen politik doğruculuk onun kalbini henüz ele geçirmemiştir. Biraz kaba ve görgüsüz birisi olarak görülse de Laura, dile getirilmeye çekinilen şeyleri söylemektedir. James, televizyonda gerçeklerle yüzleştikten sonra Laura’yı tekrar görememesinin sebebi de kalbini ve masumiyetini kaybettiği anlamına geldiği içindir.
Maria
Maria, James’in ölen eşi Mary’nin benzeridir. Giyim tarzıyla dikkat çeken Maria, James’in Mary’den istediği giyim tarzına yakın şekilde giyinmektedir. Maria, baştan çıkarıcı bir sese sahiptir ve James’e “Sana ilgim var.” mesajı vermektedir. Bunu hem beden dili hem de sözleriyle yaparak, James’i etkilemeye çalışmaktadır. James’i cezbetmek için “yardıma muhtaç genç kadın” rolünü oynamakta ve sadakatini test etmektedir. James’in, Mary’i bulamadığı senaryoda başka seçeneklerinin olup olmadığını da sormaktadır.
Maria, hikaye içerisindeki sadakatsizliği sembolize etmektedir. Çünkü James’in en büyük sorunlarından birisi libidosunu dizginleyememekti. Bu durum, James’te cinsel bir hayal kırıklığına yol açmış ve Mary’nin ölümüne sebep olmuştur. Günahlarından pişman olsa bile James; solgun, cansız ve ölmekte olan eşinin son anılarını, çok benzeyen fakat daha çekici olan Maria ile değiştirmeye çalışmaktadır. Maria ve Mary’nin yüz benzerliği, Mary öldükten yıllar sonra bile James’in ona bir şekilde sevgi beslediğini göstermektedir.
Mary Shepherd-Sunderland
Son karakterimiz olan Mary Shepherd-Sunderland, James’in vefat eden eşidir. Silent Hill 2’de kusursuz olarak işlenen tek karakterdir. Yine de en acımasız ölümlerden birisi olan sevdiği ve güvendiği birisi tarafından öldürülme kaderini yaşamaktadır. Empati, sevgi ve bağlılığın simgesi olan Mary; bencil, dürtülerinin ve arzularının esiri olmuş kocası, James karakterinin tam zıttıdır. Mary, son günlerinde bile kocasına olan görevlerini yerine getirmeyi düşünmektedir.
Mary Shepherd Sunderland, hikayedeki saf sevgi ve özveriyi sembolize etmektedir. James Sunderland’in pişmanlığı ve günahlarının sebebi, Silent Hill’de yaşadıkları, saf bir melek olarak sembolize edilen Mary’e yaptıklarından kaynaklıdır.
Yaratıklar ve Kombat
Yaratıklar kısmında da aslında her bir yaratığın kendine ait birer derin anlamı var. Burayı karakterlerdeki kadar açıp, derin tutmayacağım. Oyuna ait genel dinamiklerinden ve bize hissettirdiklerinden bahsetmeye çalışacağım.
Silent Hill 2’de ve yeniden yapımında düşman yaratıkların yeri oldukça önemli. Silent Hill 2, her ne kadar psikolojik gerilim olsa da korku türünü de içeriyor. Bu yapımda da türün gereksinimleri ve karşılaması gerekenler karakterler ve hikayenin üstünden karşılanırken, sürekli diken üstünde tutmayı ve ani korkuyu hissetmenizi daha çok yaratıklar üstünden sağlıyor.
Lying Figure, oyunda karşılaşılan ilk yaratık. Orijinal yapımın en zayıf ve güçsüz yaratığıydı. Yeniden yapım olan Silent Hill 2 Remake’de geliştirilen ve değiştirilen yakın dövüş sisteminden kaynaklı olarak Lying Figure çok daha tehlikeli bir tür haline gelmiş. Kasabada ve mekanlarda James’i kovalayarak, üstüne asit kusar ve hızlı hareket eder.
Bahsettiğim psikolojik anlam olayına örnek olarak Lying Figure’den örnek verebilirim. Lying Figure, etten yapılmış bir deli gömleği içerisindeki insansı bir figüre sahip. Kadınsı bacakları, kalçaları ve topuklu ayakkabılara benzeyen ayaklara sahiptir. Kollarının olmaması, Mary’nin hastalığının son günlerindeki, çaresizlik ve sıkışmayı temsil eder. Asit püskürtme ise, Mary’nin James’e sözlü saldırılarını ve hayal kırıklığını ona yansıtmasını sembolize eder.
Mannequin’ler de orijinal yapımın en zayıf yaratıklarından bir tanesiydi. Üstünüze yavaş yavaş yürür ve kolayca alt ederdiniz. Fakat Remake’de, mannequin’ler üstünde olumlu değişikliklere gidilmiş. Birbirine tersten bağlanmış iki çift bacaktan oluşan bu Mannequin’ler, kitap raflarına, oda köşelerine ve masa gibi yerlere çok iyi bir şekilde kamufle olabiliyor. Karanlığı lehine kullanarak gözükmeden saldıran Mannequin, oyuncuyu her köşeyi kontrol etmeye ve her daim dikkatli olmaya zorluyor. Duvarlarda ve tavanlarda da hareket edebilen bu yaratıkların yeni özellikleri için Bloober Team’i tebrik ediyorum. Yerinde bir değişiklik yapmışlar.
Öyle ki boss savaşlarında da değişikliklere gidilmiş. Bunlar yine olumlu ve oynanışa pozitif katkısı olan değişiklikler.
Örneğin Abstract Daddy savaşı… Abstract Daddy ile eskiden tek bir oda içerisinde, köşeden köşeye çekilip ateş ederek savaşıyordunuz. Remake’de ise bu değişmiş. Abstract Daddy artık James’i koridorlarda kovalarken, kükremeleri ile tüm odaları sarsıyor ve labirentin içerisine hapsediyor. Savaş ilerledikçe mekanın ve ortamın değişmesi de sizi atmosfer olarak oldukça havaya sokuyor, gerçek bir boss savaşıymış gibi hissettiriyor.
Silent Hill 2’nin orijinal yapımında kombat ne yazık ki hiç yeterli bir seviyede değildi. Bu yüzden de oyunun savaş mekanikleri ve onla orantılı olan gerginliği oyunun erkan fazlarında düşüşe geçmeye ve bitmeye başlıyordu. Remake’de bu değişmiş. Başta bir “Acaba Resident Evil 4 Remake gibi mi oldu?” diye düşünsem de ondan sıyrılmayı başarmış. Sopa ve türevleriyle saldırabilmek, üstümüze gelen düşmanlardan doğru zamanda sıyrılarak dodge atabilmek ve ateşli silahların kullanımı hissiyatı pozitif yönde evrilmiş ve oyuncuyu oyunun içinde tutmayı başarabilecek seviyeye getirilmiş.
Bulmacalar
Bulmacalar, Silent Hill’in önemli bir kısmını oluşturuyor diyebiliriz. Ben genel olarak bulmaca çözmeyi çok seven birisi değilim. Bu yüzden özellikle metin bazlı olanları çözerken sıkıldım ve bunaldım. Farklı farklı bulmacalar mevcut. Kimisinde; odaları gezip güvercin, kuğu ve kötü formdaki üç farklı heykeli bulup, tahterevalliye doğru şekilde yerleştirip dengeyi sağlamakla yükümlüyken, kimisinde ise kurban edilmiş altı cesedin suçlarını dinleyerek masum olanı bulmaya çalışıyoruz. Dürüst olmak gerekirse ben bunlardan keyif aldım; suçları dinlemek, kafasında hesabını yapmak ve masum olana karar vermek benim için eğlenceliydi. Fakat kasa kodunu bulmak gibi bulmacalar beni çokça baydı ve oyundan kopmamı sağladı.
Oyunun sonları (spoiler içerir)
Silent Hill 2 Remake’de orijinal yapıma kıyasla yeni sonlar eklenmiş ve bazı sonlar da değiştirilmiş. Oyunda toplamda sekiz farklı son bulunuyor. Bunlardan iki tanesi troll son diyebileceğimiz komik sonlar. İlki “Ufo” ikincisi ise “Dog” sonu. “UFO” sonunda 2001’deki James UFO ile geliyor ve Remake’teki James’i kaçırıyor. Beni çokça güldürmeyi başarmıştı. “Dog” sonunda ise bir evcil hayvan mağazasının içerisinde bir odaya giriyoruz ve James’i aslında bir köpeğin yönettiğini, her şeyin bir simülasyon olduğunu öğreniyoruz. Yapımcı ekip burada, “o kadar kötü oynadın ki, bir köpekle aynı sonu elde ettin.” mesajı veriyor.
Diğer oyun sonlarından ağır spoiler olmaması adına bahsetmeyeceğim. Eklenen iki yeni son “Bliss” ve “Stillness.” Silent Hill 2, orijinal sonlarıyla da oyuncuyu çokça etkileyen bir yapımdı ve her sonunda derin bir anlam ve hikaye taşıyordu. Remake’de eklenen iki son da bunları destekler ve sırıtmayacak şekilde yapılmış. Hem güzel bir anlam içeriyor hem de kişiyi James ile bağdaştırmaya devam ediyor. James’in bütün yaşadıkları, pişmanlıkları, neyden ders alıp neyden ders almadığı gibi şeyleri oyunun troll sonu dışındaki altı sonda da görebiliyorsunuz.
Optimizasyon
Optimizasyon tarafı ne yazık ki biraz sıkıntılı. Bloober Team’in çıkardığı işten ve beklentilerimin üstünde olmasından dolayı genel olarak memnun olsam da optimizasyon tarafı, bende büyük bir hayal kırıklığı yaratmadı desem yalan olur. Optimizasyonun kötü olmasındaki en büyük sebep Unreal Engine 5 motoruyla geliştirilmesi diyebilirim.
Oyun, FPS babında stabil kalamıyor ve sürekli dalgalanıyor. Ben, oyunu PlayStation 5 üzerinde deneyimledim. Ne yazık ki PC üzerinde bir bilgim yok. Fakat Unreal Engine 5 ile geliştirilen her oyun gibi Silent Hill’in de orada sıkıntılı olduğunu tahmin edebiliyorum. Umarım geliştirici ekipler Unreal Engine 5’i hızlıca kavrayabilirler.
Bloober Team tarafından geliştirilen ve Konami tarafından yayınlanan Silent Hill 2 Remake, 7 Ekim 2024 tarihinde çıkış yaptı. Eğer okuyacak farklı bir inceleme arıyorsanız, Dragon Age The Veilguard incelememize göz atabilirsiniz.