
Yaşam simülasyonu türünün tartışmasız lideri yıllardır The Sims oldu. Maxis’in serisi, eksikliklerine rağmen oyuncuların hayallerini dijital dünyaya taşımanın bir yolunu buldu. Ancak 2025 baharında Güney Koreli inZOI Studio ve yayıncı KRAFTON, inZOI ile sahneye çıktı ve türün dinamiklerini sorgulatmayı başardı.
Unreal Engine 5’in gerçekçi görselleriyle desteklenen bu yapım, yaşam simülasyonuna yeni bir soluk getirme iddiasında. Zoi adı verilen karakterlerin hayatlarını şekillendirdiğimiz bu oyunda, hem tanrısal bir yaratıcı hem de günlük hayatın koşturmacasına kapılmış bir yöneticiyiz.
Peki, inZOI gerçekten The Sims’in tahtını sallayacak kadar güçlü mü yoksa sadece göz alıcı ama derinlikten yoksun bir deneme mi?
Hikayenin Başlangıcı: AR Company ve Zoi’lerin Dünyası
inZOI, sizi AR Company adlı gizemli bir organizasyonun “stajyeri” olarak tanıtıyor. Göreviniz, paralel evrenlerde yaşayan Zoi’lerin hayatlarını yönetmek. Bu kurgu, oyuna hafif bir bilimkurgu havası katarken aynı zamanda oyuncuya hem mikro hem de makro düzeyde kontrol sunuyor. Bir yandan Zoi’lerin günlük ihtiyaçlarını (açlık, uyku, eğlence) karşılıyor, diğer yandan onların kariyerlerini, ilişkilerini ve hatta yaşadıkları şehrin detaylarını şekillendiriyorsunuz. Bu çifte sorumluluk, inZOI’yi klasik yaşam simülasyonlarından ayıran ilk unsur olarak öne çıkıyor.

Oyun üç farklı açık dünya sunuyor: Seul’den ilham alan kalabalık Dowon, Los Angeles esintili rahat Bliss Bay ve Endonezya’nın tropikal tatil destinasyonlarını çağrıştıran Cahaya. Her biri, Unreal Engine 5’in gücünü sonuna kadar kullanıyor. Dowon’un neon ışıklarıyla kaplı sokaklarında dolaşırken kalabalığın enerjisini hissediyorsunuz; Bliss Bay’in sahilinde dalgaların sesi sizi sakinleştiriyor; Cahaya’nın yemyeşil ormanları ise adeta bir kaçış vadediyor.
Bu dünyalar, sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda yaşayan bir ekosistem gibi hissettiriyor. NPC’ler kendi rutinlerini takip ediyor, trafik akıyor ve hava durumu dinamik bir şekilde değişiyor. Örneğin, bir akşamüstü Cahaya’da yağmur başlarken bir Zoi’nin şemsiyesiz koşturmasını izlemek, oyunun detaylara verdiği önemi gösteriyor. Ancak bu canlılık, bazen performans sorunlarıyla gölgeleniyor ki buna birazdan değineceğim.
Karakter Yaratımı
inZOI’nin en çok konuşulan özelliği, kuşkusuz Character Studio. Bu araç, karakter yaratımını adeta bir sanat formuna dönüştürüyor. Yüz hatlarından çene kıvrımına, kaş eğiminden dudak dolgunluğuna kadar her detayı ince ince ayarlayabiliyorsunuz. 250’den fazla özelleştirme seçeneğiyle ister kendi portrenizi yaratın, ister bir ünlüye benzeyen bir Zoi tasarlayın ama elde edeceğiniz sonuçlar şaşırtıcı derecede gerçekçi. Cilt dokuları, ışıkla değişen gölgeler ve hatta saç tellerinin fiziksel hareketleri, Unreal Engine 5’in gücünü oldukça gösteriyor.

Dahası, KRAFTON’un yapay zeka destekli araçları, yaratıcılığı başka bir boyuta taşıyor. Örneğin, Canvas platformu oyuncuların kendi tasarımlarını (kıyafetler, mobilyalar, hatta yüz ifadeleri) paylaşmasına olanak tanıyor. Erken erişimde olmasına rağmen topluluk şimdiden milyonlarca içerik üretmiş durumda. Steam Workshop benzeri bir sistemle başka oyuncuların yarattığı bir K-pop yıldızını ya da cyberpunk temalı bir evi indirebiliyorsunuz.
Ancak bu detay seviyesi, bazen bir tuzak haline gelebiliyor. Karakter yaratım ekranında saatler harcamak kolay, ve bu durum oyunun diğer mekaniklerine geçmeyi geciktirebiliyor. Ayrıca, yapay zeka ile üretilen bazı diyaloglar ve metinler yer yer kopuk ve yapay hissettiriyor. Bir Zoi’nin aniden “NFT yatırımları” hakkında konuşmaya başlaması hem gülünç hem de atmosfer bozucu olabiliyor.
Yaşamın Ritmi: Özgürlük ve Tekrar Arasında
inZOI’nin oynanış döngüsü, tanıdık ama yenilikçi bir formül üzerine kurulu. Zoi’lerinizin ihtiyaçlarını karşılayarak (açlık, hijyen, sosyal etkileşim gibi), ilişkiler kurarak ve kariyer hedeflerine yönlendirerek yönetiyorsunuz. Oyunun iddiasına göre 400’den fazla zihinsel element her Zoi’ye benzersiz bir kişilik katıyor. Örneğin, “Charmer” bir Zoi, flört ederken daha başarılı olurken “Pessimist” bir Zoi’nin üzüntüsü daha uzun sürüyor.
Bu özellikler, kağıt üzerinde derin bir sistem vaat etse de pratikte genellikle yüzeysel kalıyor. Zoiler, belirli durumlarda özerk kararlar alabiliyor ama bu özerklik bazen mantıksız sonuçlar doğuruyor. Mesela, bir Zoi’nin parkta dans etkinliğine katılmak yerine sebepsiz yere eve dönmesi ya da bir diyalog sırasında aniden yere yığılması (evet, bu iki kez başıma geldi), oyunun cilasız yönlerini ortaya koyuyor.

Kariyer sistemi, inZOI’nin hem güçlü hem de zayıf yönlerini sergiliyor. Zoiler, yaratıcı mesleklerden (ressam, müzisyen) devlet görevlerine (polis, belediye çalışanı) kadar geniş bir iş yelpazesinde çalışabiliyor. Ancak çoğu meslek, “rabbit hole” tarzında işliyor; yani karakteriniz bir süre ekrandan kayboluyor ve siz sonucu bekliyorsunuz.
Örneğin, bir Zoi’nin polislik kariyerinde “devriye gezme” görevi, sadece bir ilerleme çubuğu izlemekten ibaret. Bu, özellikle The Sims’in daha interaktif iş mekaniklerini seven oyuncular için hayal kırıklığı yaratabilir. Öte yandan, bazı meslekler daha aktif. Bir müzisyen Zoi’nin sokakta gitar çalarken para kazanmasını izlemek keyifli ama bu anlar yeterince sık değil.
inZOI’nin yenilikçi yönlerinden biri de şehir yönetimi mekanikleri. “City Edit” modu, oyunculara billboard tasarımlarından sokak lambalarının rengine hatta parklardaki çiçek türlerine kadar her şeyi özelleştirme imkanı veriyor. Örneğin, Dowon’u tamamen neon pembelerle kapladım ve ortaya cyberpunk bir metropol çıktı. Bu özellik yaratıcı oyuncular için bir nimet olurken sevmeyen oyuncular için gereksiz bir detay yığını gibi gelebilir. Ayrıca, şehir yönetiminin oynanışa etkisi sınırlı ve estetik dışında pratik bir getirisi pek yok.
Sosyal Hayat ve İlişkiler: Derin mi, Yüzeysel mi?
inZOI, sosyal etkileşimlerde iddialı bir sistem sunuyor. Zoiler; arkadaşlıklar, romantik ilişkiler ve hatta düşmanlıklar kurabiliyor. Her Zoi’nin geçmişi, hobileri ve kişilik özellikleri, diyalogları ve tepkileri etkiliyor. Örneğin, “Foodie” bir Zoi ile mutfakta yemek yapmak bağınızı güçlendirirken “Introvert” bir Zoi kalabalık partilerde strese girebiliyor. Bu detaylar, ilişkileri daha gerçekçi kılıyor. Ancak diyaloglar, bazen yapay zeka kaynaklı tuhaflıklarla sekteye uğruyor. Bir Zoi’nin romantik bir anda aniden “hava durumu tahmini” hakkında konuşması hem komik hem de sinir bozucu.

Grup etkinlikleri, inZOI’nin sosyal yönünü güçlendiren bir başka unsur. Piknikler, karaoke geceleri ya da mahalle festivalleri gibi aktiviteler, Zoi’lerin birbirleriyle bağ kurmasını sağlıyor. Özellikle Cahaya’daki plaj partileri, görsel olarak o kadar etkileyici ki kendinizi bir yaz tatilinde hissediyorsunuz. Ancak bu etkinliklerin çoğu, tekrar eden animasyonlar ve sınırlı etkileşim seçenekleriyle kısa sürede monotonlaşabiliyor. The Sims’in kaotik ve öngörülemez sosyal dinamiklerini arayanlar, inZOI’nin daha kontrollü yaklaşımını biraz sıkıcı bulabilir.
Görsel Şölen, Teknik Tökezlemeler
Unreal Engine 5, inZOI’ye tartışmasız bir görsel üstünlük katıyor. Işıklandırma, gölgeler, yansımalar ve dokular, bir yaşam simülasyonu türünün çok ötesinde. Bliss Bay’de bir akşamüstü sahilde yürürken dalgaların kıyıya vuruşu ve güneşin batışıyla değişen renk paletine hayran kalabilirsiniz. Dowon’un yağmurlu sokaklarında neon ışıkların yollara yansıması ise cyberpunk hayranlarının aklını başından alabilir. Animasyonlar da genellikle akıcı; Zoi’lerin yemek pişirirken ki hareketleri ya da bir tartışma sırasındaki mimikleri, duygusal bir bağ kurmanızı sağlıyor.


Ancak bu görsel şölen, bedelsiz değil. inZOI, yüksek sistem gereksinimleriyle geliyor (32 GB RAM ve RTX 3080 öneriliyor). Orta seviye sistemlerde, özellikle kalabalık sahnelerde takılmalar ve FPS düşüşleri sık görülüyor. Erken erişimde olmamıza rağmen optimizasyon sorunları deneyimi baltalayabiliyor. Örneğin, Dowon’un merkezi bir meydanında dolaşırken oyun birkaç kez dondu ve bir keresinde tamamen çöktü. Ayrıca, bazı oyuncuların bildirdiği garip simülasyon hataları (mesela bir Zoi’nin sebepsiz yere ölmesi ya da bir eşyanın havada asılı kalması), oyunun henüz tam anlamıyla cilalanmadığını hatırlatıyor.
Ses ve Atmosfer: Ruhun Eksik Parçası
inZOI’nin ses tasarımı, görseller kadar iddialı değil ama atmosferi desteklemeyi başarıyor. Ortam sesleri—mesela Bliss Bay’deki dalga sesleri ya da Dowon’daki trafik gürültüsü—dünyayı daha canlı kılıyor. Zoi’lerin kendi dillerinde (Zoi’ce dili Sims’teki Simlish’e benzer bir yapay dil) konuşmaları, tanıdık ama özgün bir his veriyor. Ancak müzikler, uzun oynanışlarda biraz tekdüzeleşiyor. Hafif pop ve lo-fi ağırlıklı bir çalma listesi var ama birkaç saat sonra aynı melodileri duymaktan sıkılabiliyorsunuz. The Sims’in ikonik ve çeşitlilik sunan müziklerini arayanlar, burada bir eksiklik hissedebilir.
InZOI Studio tarafından geliştirilen ve Krafton tarafından yayınlanan inZOI, 27 Mart 2025 tarihinde erken erişim şekilde çıkış yaptı. Eğer farklı bir inceleme okumak istiyorsanız Atomfall incelememize göz atabilirsiniz.
